Koyu Mod Açık Mod
Koyu Mod Açık Mod

Münih’te Gezilecek Yerler

Tarihin ve modern yaşamın iç içe geçtiği, her köşesinde farklı bir hikâye barındıran bir şehirde gezmeye hazır mısın? Münih; kültürüyle, mimarisiyle ve canlı atmosferiyle seni yepyeni bir yolculuğa davet ediyor.

Bavyera’nın başkenti olan bu şehir, zengin tarihî mirası ve yemyeşil doğasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Marienplatz’daki tarih kokan meydanlardan Viktualienmarkt’ın canlı pazarına, Nymphenburg Sarayı’nın ihtişamından İngiliz Bahçesi’nin huzurlu yürüyüş yollarına kadar keşfedilecek sayısız yer var.

Ancak Münih’i özel kılan yalnızca şehrin içindeki güzellikler değil! Münih’in merkezî konumu sayesinde günübirlik gezilerle farklı ülkeleri keşfetmek de oldukça kolay. Masalsı Neuschwanstein Şatosu’nu görmek ya da Avusturya’nın zarif şehri Salzburg’u dolaşmak için yalnızca kısa bir yolculuk yapman yeterli. Peki, Münih’te ne yapılır ve Münih kaç günde gezilir? Hazırsan gel, Münih’in sunduğu tüm güzellikleri birlikte keşfedelim!

Münih Nerede?

Kenti tanımaya “München nerede?” sorusuna cevap vererek başlayalım. Münih; Almanya’nın güneyinde, Bavyera bölgesinin tam kalbinde yer alıyor. Burası hem doğayla iç içe olabileceğin hem tarihin izini sürebileceğin rengârenk bir şehir. Bavyera Alpleri’nin eteklerinde kurulu olan Münih, Tuna Nehri’ne de epey yakın. Şehir öyle bir konumda ki Avusturya’ya ya da Çek Cumhuriyeti’ne gitmek istersen kısa bir tren yolculuğu yapman yeterli. Kısacası Münih’e yakın ülkeler sayesinde başka yerleri keşfetmek son derece kolay!

Şehre ulaşmak oldukça rahat. Franz Josef Strauss Havalimanı şehir merkezine yaklaşık 40 dakikalık bir sürüş mesafesinde. Üstelik dünyanın pek çok yerinden bu havalimanına direkt uçuş bulmak mümkün. Seyahat programına göre gezini bütçene uygun şekilde planlamak istersen Münih uçak bileti ve Münih otelleri seçeneklerini incelemeye başlayabilirsin.

Havalimanından şehre taksi, metro veya otobüs kullanarak kolaylıkla geçebilirsin. Özellikle metro ağı (U-Bahn) şehri gezmeyi çok daha kolay hâle getiriyor. Neredeyse her köşeye bir metro hattı uzanıyor. Havalimanından metroya atladığında kendini şehrin göbeğinde buluyorsun. Münih’in toplu taşıma sistemi o kadar düzenli ki tramvaylar ve otobüslerle şehirde gezilecek her yere kolayca ulaşabilirsin. Tramvaya binip her durakta başka bir sürprizle karşılaşmak Münih’in güzelliklerini keşfetmenin en keyifli yollarından biri.

Münih’te Gezilecek Yerler

Münih; her köşesi farklı bir hikâye anlatan, çeşitlilikle dolu bir şehir. Tarihî yapılar, etkileyici saraylar, geniş parklar ve kültürel mekânlar… Burada her şey iç içe. Şehirde gezerken bir yanda Orta Çağ’dan kalma binaların arasında kayboluyor, diğer yanda modern yaşamın enerjisini hissediyorsun.

Şehirde mutlaka uğraman gereken yerlerin başında Marienplatz geliyor. Burası Münih’in kalbi diyebiliriz. Neues Rathaus’un devasa saat kulesinden şehri izlemek ya da Glockenspiel gösterisini seyretmek kesinlikle unutulmaz bir deneyim. Biraz daha kraliyet havası solumak istersen Nymphenburg Sarayı’na doğru yol alabilirsin. İhtişamlı bahçeleri ve zarif mimarisiyle etkilenmemek mümkün değil.

Yeşili seviyorsan İngiliz Bahçesi tam sana göre! Avrupa’nın en büyük şehir parklarından biri olan bu alan hem yürüyüş hem bisiklet turları için harika. Münih’in kültürel yüzünü keşfetmek istiyorsan Deutsches Museum da seni bekliyor. Dünyanın en büyük bilim ve teknoloji müzelerinden biri olduğunu duyunca şaşırma! Birkaç günde doyasıya keşfedebileceğin Münih’i gezmek demek sadece turistik yerleri görmek değil şehrin enerjisini hissetmek, kültürünü keşfetmek hatta şehirde kaybolmak demek. “Münih nasıl bir yer?” dersen her köşe başında seni şaşırtacak yeni bir şey bulacağın benzersiz bir kent olduğunu söylemek mümkün.

Marienplatz: Şehrin Kalbi

Münih’in kalbinde yer alan Marienplatz, şehri keşfetmeye başlayan herkesin ilk uğradığı noktalardan biri. Tarihî bir meydan olan Marienplatz, yüzyıllardır şehre ev sahipliği yapan ilk yerleşim alanları arasında önemli bir yere sahip. Meydan, adını 1638 yılında İsveç işgalinin sona ermesini kutlamak amacıyla dikilen ve Meryem Ana’nın altın heykeliyle taçlandırılan Mariensäule (Aziz Meryem Sütunu) adlı heykelden alıyor. Dört aşk tanrısının çevrelediği sütun; Münih’in savaş, veba, kıtlık ve sapkınlık karşısındaki zaferini simgeliyor. Yani bu heykel sanat eseri olmanın ötesinde şehrin direnişini ve gücünü anlatan sembolik bir yapı!

Orta Çağ’dan bu yana şehirdeki en önemli sosyal etkinliklerin merkezi olmanın yanı sıra bu meydan, Neues Rathaus gibi kente kimlik kazandıran dikkat çeken mimari yapılara da ev sahipliği yapıyor. 1874’te inşa edilen ve şehrin hükûmet ofislerini barındıran bu Neo-Gotik bina, göz alıcı mimarisiyle meydanın en ilgi çekici yapılarından biri. Şehri yüksekten görmek istersen Neues Rathaus’un kulesinden Münih manzarasını seyre dalabilirsin.

Neues Rathaus’ın kulesinde her gün saat 11.00, 12.00 ve yazın 17.00’de Glockenspiel isminde tarihî gösteriler düzenleniyor. Bu gösteride şehir tarihinden önemli iki olay canlandırılıyor. İlk gösteri Dük Wilhelm V ile Lorraine’li Renate’nin düğünü şerefine düzenlenen mızrak dövüşü turnuvasındaki zafer anını konu ediniyor. İkinci gösteriyse veba salgını sonrasında fıçı üreticilerinin sokaklara dökülüp halkı eğlendirmek için dans etmeleri anısına yapılıyor. Glockenspiel gösterisi hayatın ritmini yansıtan, eğlenceli ve dinamik anlar yaşatıyor.

Nymphenburg Sarayı: Barok Mimarinin İncisi

Münih’in batısında yer alan, Barok mimarisinin muazzam bir örneği olan Nymphenburg Sarayı; Bayern’de gezilecek yerlerinden biri. Sarayın hikâyesi de oldukça ilginç. Sarayın inşası Bavyera Elektörü Ferdinand Maria ve eşi Henriette Adelaide’in yaklaşık on yıl süren evliliklerinin sonunda 1662’de doğan taht varisi Max Emanuel’in dünyaya gelmesiyle başlamış. 1664 yılında Münih’in Theatine Kilisesi’ni de tasarlayan İtalyan mimar Agostino Barelli’nin planları doğrultusunda inşaatına başlanan saray hızla büyüyerek Bavyera Kraliyet ailesinin en önemli ikametgâhlarından biri hâline gelmiş.

Ama asıl büyüleyici kısım, sarayın mimarisi ve bahçeleri! Barok döneminin tüm zarafeti ve gösterişi burada sergileniyor. Sarayın içindeki odaları gezerken kendini resmen kraliyet ailesinin bir üyesi gibi hissedeceksin. Dekoratif süslemeler, sanat koleksiyonları ve o görkemli salonlar gerçekten göz kamaştırıcı.

Sarayın bahçeleriyse ayrı bir dünya! Fransız tarzında düzenlenmiş bu bahçelerde geniş yürüyüş yolları, şelaleler, heykeller ve rengârenk bitkilerle dolu bir atmosfer seni bekliyor. Özellikle yaz aylarında burayı dolaşmak çok keyifli. Yolun Münih’e düştüğünde Nymphenburg Sarayı’nı es geçmek olmaz çünkü burası şehrin en büyüleyici noktalarından!

İngiliz Bahçesi (Englischer Garten): Doğayla İç İçe

Dünyanın en büyük şehir parklarından birini görmeye hazır mısın? Münih’in kuzeydoğusundaki İngiliz Bahçesi doğayla iç içe, şehrin dinamik yaşamından uzak, huzur veren, sakin bir park. Karl Theodor tarafından halk adına kamu bahçesi olarak düzenlenen park, adını İngilizvari tasarımından alıyor. Her mevsim ziyaret edebileceğin bu parkta Almanya’nın en sevilen sörf noktalarından olan Eisbachwelle yer alıyor. Sörfe ilgin varsa yılın her mevsimi Eisbachwelle’de keyifle vakit geçirebilirsin.

Münih seyahatini kış aylarında planlıyorsan parkın küçük tepesinde kızakla kayak yapabilir, Yunan tarzında tasarlanmış bir süs tapınağı olan Monopteros’u ziyaret edebilirsin. Bahar ve yaz aylarında cıvıl cıvıl olan çayırlarda uzanarak bahçedeki mis gibi kokuları içine çekebilirsin. Japon çay evinde geleneksel çay seremonisine katılabilir, ördeklerin ve kuğuların yaşadığı gölete karşı keyif yapabilirsin.

Deutsches Museum: Dünyanın En Büyük Bilim ve Teknoloji Müzesi

Münih’te gezilecek ve görülecek yerler listesinde bulunan Deutsches Museum tam anlamıyla bir bilim ve teknoloji cenneti! Bilim, teknoloji ve mühendislik gibi alanlar seni büyülüyorsa bu müzeye bayılacaksın. Dünyanın en büyük bilim ve teknoloji müzesi ünvanına sahip olan bu mekân; uçaklar, denizaltılar, astronomi araçları ve daha birçok heyecan verici sergi alanıyla dolu. Deutsches Museum, tarihî makinelerden uzay teknolojisine kadar her şeyi bulabileceğin benzersiz bir yer!

Müze, 1903’te kurulduğundan beri bilim ve teknolojinin evrimine dair bilgilendirici ve doyurucu sergileri, etkinlikleri ve programlarıyla meşhur. Antik Mısır’dan Orta Çağ’a kadar olan dönemin sanat koleksiyonlarını inceleyebilir, enerji üretimi ve fiziksel keşifler gibi alanlarda pek çok ilginç detayı öğrenebilirsin. Hatta burada denizaltı ve ilk uçakları da görebilirsin!

BMW Welt ve Müzesi: Otomobil Tutkunlarına Özel

Otomobil tutkunuysan BMW Welt ve BMW Müzesi, Münih ziyaretinde mutlaka gideceğin yerlerden biri olmalı. Şehirde otomotiv endüstrisinin kalbinin attığı bu yer, ziyaretçilerinin hafızasına kazanacak deneyimler yaşatıyor. BMW Welt, BMW markasının büyüleyici dünyasını keşfetmek için iyi bir başlangıç. Bu mekân BMW araçlarının sergilendiği canlı bir gösteri alanı gibi. Burada yeni model araçları görmek, teknolojik yenilikler hakkında bilgi edinmek ve BMW’nin tarihini keşfetmen mümkün. BMW araçlarının tasarımlarını, özelliklerini ve geçmişini gözler önüne seren bölümlerle otomotiv dünyasına tamamen dalacaksın.

Bir sonraki duraksa BMW Müzesi! BMW’nin tarihini görmek ve ikonik araçları yakından incelemek isteyenler için mükemmel bir yer. Müze, BMW’nin ilk modelinden günümüzdeki yenilikçi tasarımlarına kadar pek çok otomobille dolu. Müzedeki tasarım evi bölümü, bir arabanın fikir hâlinden fiziksel olarak üretilmesine kadar her süreci deneyimlemeni sağlayacak. Sergi alanlardaki etkileşimli monitörlerden BMW’nin geçmişten günümüze olan dönüşümüne tanıklık edebilirsin.

Allianz Arena: Futbolun Mabetlerinden Biri

Futbol tutkunları için özel bir yer ve Bayern Munich futbol takımının evi olan Allianz Arena, Almanya’nın en önemli futbol arenası. 2005’te açılan Allianz Arena dünyanın en modern stadyumlarından biri. Geceleri ışıl ışıl parlayan dış cephesi modern bir mimariyle inşa edilmiş. Futbol tutkunuysan maçları izleyemesen bile stadyum turu yapabilir, Bayern Munich’in tarihini keşfedebilirsin. Arenanın içindeki müzede takımı gelişimini öğrenebilirsin.

Ziyaretçiler için modern futbol arenasının perde arkasına göz atabilmeleri adına turlar düzenleniyor. Bu turlarda ana stattan basın toplantısı alanına, antrenör kulübesinden oyuncuların tüneline kadar arenanın her yerini keşfetme imkânın var. Ortalama 1,5 saat süren bu turlara maç günleri dışında 11.00 ile 17.30 arasında katılabilirsin.

Viktualienmarkt: Şehrin Canlı Pazarı

“Münih’in neyi meşhur?” diye merak ediyorsan Viktualienmarkt Münih’in en ikonik pazarlarından biri olarak şehri gezerken mutlaka uğraman gereken yerler arasında. Meyve, peynir, sosis, ekmek gibi yerel ve taze ürünlerin satıldığı bu pazar, Münih’in kalbinde rengârenk tezgâhlara kuruluyor. Alman mutfağını deneyimlemek isteyenler için harika bir yer olan Viktualienmarkt, capcanlı atmosferiyle de dikkat çekici. Ayrıca Münih lezzet durakları listesine de göz atarak şehre gelmişten denemen gereken tatları keşfedebilirsin.

Taze çiçekler, el yapımı ürünler, sanat eserleri ve daha birçok geleneksel eşyayı da bulabileceğin pazardan sevdiklerine hediyeler alabilirsin. Pazarın pek çok yerinde denk gelebileceğin çeşmelerinse özel bir anlamı var. Her çeşme Alman sanatçılarından birinin ismini taşır. Örneğin Liesl Karlstadt çeşmesi, bir aktris ve kabare sanatçısı olan Elisabeth Wellano anısına inşa edilmiş. Yerel tatları keşfetmek, Alman sokak yemeklerini denemek veya sadece doğayla iç içe bir atmosferde alışveriş yapmak istiyorsan Viktualienmarkt’ı gezilecekler listene eklemeyi unutma!

Residenz: Kraliyet Sarayı ve Müzesi

Residenz Münih’in en ihtişamlı yapıları arasında öne çıkanlardan. Eğer tarih meraklısıysan burası senin için âdeta bir hazine niteliğinde. Bavyera kraliyet ailesinin 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yaşadığı yer olan bu sarayda erken Barok ve Rokoko dönemlerine ve Klasisizm sanat akımına ait koleksiyonlar sergileniyor. Sarayın her bir odası sanat ve tasarım açısından bir başyapıt gibi.

Çocuklara ve yetişkinlere uygun pek çok farklı temaya sahip turun düzenlendiği Residenz’in hazine dairesi krallara ve kraliçelere ait mücevherlerle dolu. Ayrıca sarayın içinde Cuvilliés adlı bir tiyatro salonu da bulunuyor. 18. yüzyıldan kalma ve Rokoko tarzda inşa edilen tiyatroyu ziyaret edebilir, bu sarayda gezerken kendini kraliyet ailesinin bir mensubu gibi hissedebilirsin.

Frauenkirche: Münih’in Sembolü

Münih’in ikonik yapılarından biri olan Frauenkirche, kentin silüetini tamamlayan devasa ikiz kuleleriyle seni selamlıyor. Şehrin kalbinde yer alan bu Gotik başyapıt, 15. yüzyılda inşa edilmiş ve o zamandan beri Münih’in en önemli simgelerinden biri olmuş.

İkiz kulelerden ziyaretçiye izin verilen Güney Kule’nin zirvesine çıktığında seni ödüllendirecek manzaraysa bambaşka! Tüm Münih’i ayaklarının altında hissederken Bavyera Alpleri’ne kadar uzanan muhteşem bir panoramaya şahit olabilirsin. Kilisenin içindeki “Şeytanın Ayağı” adı verilen gizemli ayak izi efsanesi de burayı daha ilgi çekici hâle getiriyor. Frauenkirche hem mimarisi hem hikâyeleriyle Münih gezinin olmazsa olmazları arasına girmeyi kesinlikle hak ediyor.

Asamkirche: Rokoko Mimarinin Şaheseri

Münih’te adım attığın her köşede sanatı ve tarihi hissetmen mümkün ama Asamkirche bunların zirvesi! 18. yüzyılda Asam Kardeşler tarafından inşa edilen bu kilise, Rokoko stilinin en göz alıcı örneklerinden biri. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir yapı gibi görünse de içeriye adım attığın anda âdeta büyüleniyorsun. Altın varak süslemeler, göz alıcı freskler ve ince işçilikle detaylandırılmış heykeller kiliseyi bir müzeden fırlamış gibi gösteriyor.

Asamkirche’nin iç tasarımındaki en etkileyici unsurlardan biri, alışılagelmiş kiliselerin aksine dar ve uzun yapısıyla sanki seni içine çekiyor olması. Tavandan yere kadar her santimetre özenle işlenmiş ve âdeta bir hikâye anlatıyor. Özellikle ana sunağın üzerinde yer alan Barok tarzı heykeller hem dramatik hem etkileyici bir atmosfer yaratıyor. Her santimetresi sanatla dolu bu küçük ama etkileyici kiliseyi Münih gezilecek yerler listene mutlaka eklemelisin. Çünkü buradaki her bir detay ziyaretçilerini başka bir dünyaya davet ediyor!

Olympiapark: Olimpiyatların İzinde

Sporu, doğayı ve modern mimariyi bir araya getiren Olympiapark, Münih’in enerjik ruhunu keşfetmek için görmen gereken bir yer! 1972 Yaz Olimpiyatları için inşa edilen bu devasa park bugün hâlâ spor etkinlikleri, konserler ve festivaller için aktif olarak kullanılıyor. Münih’i kuş bakışı görmek istersen Olympiaturm’a (Olimpiyat Kulesi) çıkmayı sakın unutma!

291 metre yükseklikte şehri tepeden izlerken manzaraya hayran kalacaksın. Parkın içindeki gölde tekne gezintisi de yapabilir, geniş yeşil alanlarda yürüyüşe çıkabilir veya bisikletle tur atabilirsin. Münih’in modern yüzünü keşfetmek istiyorsan Olympiapark’ı kesinlikle rotana eklemelisin!

St. Peter Kilisesi (Peterskirche): Şehrin En Eski Kilisesi

Münih’in tarih kokan sokaklarında gezerken seni karşılayacak en eski yapı: St. Peter Kilisesi! 12. yüzyılda inşa edilen bu kilise, şehrin geçmişine tanıklık eden etkileyici bir yapı. Gotik, Barok ve Rokoko stilinin harmanlandığı mimarisiyle zaman içinde bir yolculuğa çıkabilirsin.

Ama en iyi kısım kilisenin kulelerine tırmanmak! 300’den fazla basamağı aştıktan sonra karşına çıkan şehir manzarası tüm yorgunluğunu unutturacak. Marienplatz’i ve Münih’in yapılarını kuş bakışı izlemek bu deneyimi unutulmaz kılacak.

Münih Botanik Bahçesi: Bitki Dünyasının Keşfi

Şehir keşfinden biraz uzaklaşıp doğayla buluşmak mı istiyorsun? O zaman Münih Botanik Bahçesi tam sana göre! 1914 yılında kurulan bu devasa bahçe, yaklaşık 21.000 farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Tropik bitkilerden kaktüslere, rengârenk çiçeklerden su bitkilerine kadar her köşede bambaşka bir dünya keşfetmeye hazır ol! Seralarda yer alan egzotik bitkiler ve kelebekler, daha önce hiç görmediğin canlılarla tanışma deneyimi vadediyor.

Yürüyüş yollarında dolaşırken hem doğanın huzurunu hissedebilir hem botanik hakkında yeni bilgiler öğrenebilirsin. Bahçede düzenlenen özel etkinlikler ve eğitim programları da burayı daha ilgi çekici kılıyor.

Münih’te Yapılacak Aktiviteler

Münih’te doğanın huzurunu veya şehrin enerjisini iliklerine kadar hissedebileceğin pek çok aktivite yapabilirsin. Şehrin yıl boyunca düzenlenen festivalleri, hareketli sosyal yaşamı ve kültürel etkinlikleri seyahatine keyif katacak. Unutulmaz deneyimler yaşayabileceğin aktivitelerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Isar Nehri’nde Yürüyüş ve Bisiklet Turları

Münih’in doğal güzelliklerini keşfetmek istiyorsan Isar Nehri’nde yürüyüş yapabilir, bisiklet turlarına katılabilirsin. Bisiklet kiralama noktaları sayesinde turuna hızla başlayabilir, dilediğin gibi şehri turlayabilirsin. Şehir merkezinden geçip Alp Dağları’na doğru uzanan bu nehrin her iki yakasında da keyifli parkurlar mevcut. Dilersen Isar’ın kıyısındaki dinlenme alanlarında mola verip manzaranın tadını çıkarabilirsin.

Isar Nehri, yaz aylarında yerel halkın serinlemek için tercih ettiği doğal bir yüzme alanına dönüşüyor. Şehrin içinden geçip giden bu nehirde sıcak günlerde suya girip serinlemek Münih’in olmazsa olmazlarından. Sen de nehrin sularına dalarak serinleyebilirsin.

Münih’te Alışveriş: Maximilianstrasse ve Kaufingerstrasse

Münih’te alışveriş yapmak başlı başına keyifli bir deneyim! Lüks markaları ve kaliteli butikleri gezmek istersen Maximilianstrasse’de kendini âdeta bir moda şöleninin içinde bulabilirsin. Bu cadde, mağazalarının yanı sıra zarif mimarisiyle de gözünü kamaştırabilir.

Daha hareketli ve daha fazla seçenek sunan bir alışveriş deneyimi arıyorsan Kaufingerstrasse’yi tercih edebilirsin. Münih’in en eski ve işlek caddelerinden biri olan Kaufingerstrasse’de uluslararası markaların yanı sıra yerel mağazalar ve hediyelik eşya dükkânları da mevcut. Hem kendine hem sevdiklerine özgün hediyeler alabileceğin bu caddede şehrin enerjisini doyasıya yaşayabilirsin.

Münih’te Festivaller ve Etkinlikler

Münih tam anlamıyla bir etkinlik cenneti! Yıl boyunca düzenlenen festivaller ve etkinlikler sayesinde şehirde eğlencenin asla bitmediği bir atmosfer var. Münih özellikle ilkbahar ve yaz aylarında resmen karnaval havasına bürünüyor. İster bir festivale katıl ister sokaklarda kaybolup keşfet, burada canının sıkılması imkânsız!

Münih Bahar Festivali (Frühlingsfest) diye bir festival var ki tam bir şenlik! Lunapark eğlenceleri, birbirinden leziz sokak atıştırmalıkları ve rengârenk el sanatları tezgâhlarıyla şehri bir anda dev bir panayıra dönüştürüyor. Yerel halk ve turistler bir araya gelip eğlencenin dibine vuruyor. Düşünsene atlıkarıncalara binen insanlardan yükselen kahkahalar ve sokaklarda dolaşan mutlu çocuklar… Münih’te hayat gerçekten eğlenceli!

Sinema festivallerini seviyorsan Münih Film Festivali’ni kesinlikle kaçırmamalısın. Şehrin dört bir yanında kurulan salonlarda hem klasik yapımları hem yepyeni filmleri izleme şansı yakalayabilirsin. Bir yandan ünlü yönetmenlerle tanışabilir, diğer yandan patlamış mısırını keyifle yerken festivalde ilk kez yayınlanacak olan filmleri izleme şansı yakalayabilirsin.

Münih’e Yakın Gezilecek Yerler ve Ülkeler

Münih’in kendisi başlı başına bir keşif cenneti olsa da şehrin etrafında gezip görülmeyi hak eden öyle güzel yerler var ki! Almanya’nın doğal güzellikleri, romantik şatoları ve kültürel zenginlikleri kadar komşu ülkelerdeki cazip şehirler de seni bekliyor. Bu şehre gelmişken günübirlik ya da birkaç günlük gezilerle Münih’in çevresindeki gezilecek yerleri de keşfedebilirsin.

Neuschwanstein Şatosu: Masalsı Bir Kaçamak

Münih’ten yaklaşık iki saatlik bir yolculukla ulaşabileceğin Neuschwanstein Şatosu, âdeta peri masallarından fırlamış bir yer. Bavyera Alpleri’nin görkemli manzarasıyla çevrili bu büyüleyici şato, Ludwig II tarafından 19. yüzyılda yaptırılmış. Şatonun kuleleri, süslü cepheleri ve yemyeşil tepelerin üzerine kurulu ihtişamlı duruşu tam anlamıyla unutulmaz bir görsel şölen vadediyor.

Şatonun içinde gezebileceğin birbirinden etkileyici odalar var. Özellikle Taht Salonu ve Şarkıcılar Salonu kraliyet yaşamının görkemini en iyi şekilde yansıtıyor. Ayrıca şatonun pencerelerinden görülen Alp manzarası, seyahatini benzersiz kılacak detaylardan biri. Neuschwanstein’ı ziyaret etmek istersen özellikle yaz aylarında yoğun olabileceğini unutmamalısın. Biletini önceden almak ve erken saatlerde gitmek şatoyu daha rahat gezmeni sağlayabilir. Ayrıca Marienbrücke (Meryem Köprüsü) üzerinden şatonun kartpostallık manzarasını yakalamayı sakın unutma!

Salzburg, Avusturya: Mozart’ın Şehri

Münih’e kadar gelmişken Avusturya’nın zarif ve kültürel anlamda zengin şehri Salzburg’u görmemek olmaz! Münih’ten yalnızca 1,5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğin bu şehir, klasik müziğin dâhisi Mozart’ın doğduğu yer olmasıyla ünlü. Ancak Salzburg’un cazibesi yalnızca müzikle sınırlı değil. Şehir; barok mimarisi, tarihî sokakları ve doğal güzellikleriyle seni kendine hayran bırakacak.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve şehrin kalbi sayılan Eski Şehir’in (Altstadt) dar ve kıvrımlı sokaklarında yürürken kendini Orta Çağ’dan kalma bir film setindeymiş gibi hissedebilirsin. Getreidegasse Caddesi’yse mimari açıdan oldukça etkileyici. Bu şehre gittiğinde Mozart’ın doğduğu ev olan No. 9’u ziyaret etmek kaçırmaman gereken bir deneyim.

Hohensalzburg Kalesi, şehrin en dikkat çekici yapılarından biri. Tepeden Salzburg’un panoramik manzarasını izleyebilirsin. Mirabell Sarayı ve Bahçeleri de özellikle bahar ve yaz aylarında rengârenk çiçeklerle süslenmiş şekilde seni karşılayacak. Salzburg’un kültürel zenginliğini keşfetmek için çeşitli müzeler ve konser salonları da bulunuyor. Özellikle Salzburg Festivali sırasında şehri ziyaret edersen klasik müziğin ve sahne sanatlarının doruk noktasına şahit olabilirsin.

Salzburg’a günübirlik gitmek mümkün olsa da şehrin atmosferini tam anlamıyla yaşamak için burada bir gece konaklamayı da düşünebilirsin. Münih’in yanı başındaki bu masalsı şehri keşfetmek için daha fazla beklemene gerek yok!

Harika bir keşfin kapılarını aralayan Münih’in birbirinden güzel yerlerini öğrendin! O zaman şimdi sırada ETS ile plan yapmak var. Hadi, unutulmaz bir deneyim için harekete geçme zamanı.

Önceki Yazı

Tarsus'ta Gezilecek Yerler

Sonraki Yazı

Bulgaristan’da Gezilecek Yerler