Bazı şehirler sosyal hayatı, yemekleri, tarihi eserleri, köprüleriyle ünlüdür. Bazıları ise gölleriyle. Evet, sadece gölleri. Şehrin hemen ortasında duruveren göller, hiç zorlanmadan bulunduğu şehri “güzel şehir” sınıfına sokabilir. Hatta bu göller, onları ayrıcalıklı bir şehir bile yapar. Örnekleri tabii ki mevcut. Doğanın, gölleriyle jest yaptığı o şanslı şehirler…
Tanışalım şu şehirlerle bakalım. Belki içlerinden biri bizi kendine çağırıverir.
Como, Como Gölü
Milano’ya yakınlığı ile bilinen Como, göllerin güzelleştirdiği şehirlerin en başında geliyor. Como Gölü’nün etrafında yapılanan tarihi köşkler, şirin kafeler, lüks oteller ile renklenen şehir; bu özelliğiyle İtalya turizminin jokeri konumunda. Yeşilliklerin arasına yerleşmiş masmavi doğa harikası, Como’nun kimliğini oluşturan en önemli etkenlerden biri.

Kaliforniya, Tahoe Gölü
Kaliforniya’nın en doğal yanı, Tahoe Gölü. 300 metre derinliği ile dünyanın en derin gölleri arasında. Mavi-yeşil berrak suyu ile gören herkeste hayranlık uyandıran göl, birçok film çekimine de şahit olmuş. Kaliforniya’nın doğal güzellikleriyle de ön plana çıkmasını sağlayan Tahoe, aslında göründüğü kadar masum değil. Su o kadar soğuk ki, göle girip yüzen herkese çılgın gözüyle bakılıyor.

Zürih, Zürih Gölü
Bir şehri etrafında toplayan çok büyük bir göl, Zürih Gölü. Hatta Zürih deyince gözümüzde canlanan ilk karelerden biridir bu sonsuz mavilik. Haritada muz şeklindeki görüntüsüyle yüzümüzü güldüren bu göl, Zürih’e yaz aylarında renk, kış aylarında huzur katar. Gölün etrafında şehrin en önemli yapıları, parkları ve bahçeleri bulunur. Özellikle gölün hemen kenarına yerleşivermiş Çin Bahçesi için bile Zürih’e gidilebilir. Düzenlenen tekne turları ile göl sularının üzerinden Zürih’i izleme keyfini yaşatan bu doğa harikası, belki de Zürih’in en değerli varlığı.

Cenevre, Cenevre Gölü
Avrupa’nın en büyük ikinci tatlı su gölü, Cenevre’ye yerleşmiş. Siz ona Leman Gölü de diyebilirsiniz. İsmi ne olursa olsun, şehre kattığı değeri değiştiremeyecek kadar güçlü bir göl kendisi. İsviçre ile Fransa arasında bir sınır görevi gören göl, çevresinde bulunan Alp Dağları ile el ele vererek, Cenevre’yi izlemeye doyulamayacak kadar güzel manzaraya kavuşturmuş. Balıkçı köyleri, amfi tiyatrolar, su çeşmesi, Aziz Pierre Katedrali, Cenevre Gölü’nün kıyısına kurulan güzelliklerden birkaçı.

Udaipur, Pichola Gölü
Uzun yıllar önce insan elinin değmesiyle oluşan yapay göl Pichola, Hindistan’ın Udaipur kentine ruh katmakla meşgul. Hatta bu meşguliyetinin yanında, bir de şehrin en güzel yapısını üzerinde taşıyor. Suyun üzerinde yüzer gibi görünerek, göz yanıltma yeteneğine sahip bu yapının ismi Jag Mandir Island Sarayı. Saray, kraliyet düğünlerine ve önemli yemeklere ev sahipliği yapsa da, Pichola Gölü ile şehrin simgelerini oluşturuyor.

Bolu, Abant Gölü
Bolu denilince hemen ardından Abant denmesinin büyük, çok büyük bir nedeni var: Bolu-Abant Gölü. Yeşillikler içerisine konumlanmış Abant Gölü, Bolu tabiatının kilit taşı. Bu göl hem yaz hem de kış mevsiminde sergilediği manzara ile hayata kısa bir ara verip, hayallere dalmanızı sağlıyor. Çevresinde bulunan oteller, oturma alanları ve ahşap köprülerle bakımını hiç ihmal etmeyen Abant, Bolu’ya verilmiş en muhteşem hediye.
