Satırlarını soluksuz okuduğun romanların nerede geçtiğini görmek, zihnindeki betimlemeleri gerçekliğe kavuşturmak harika olmaz mı? Dünyaca ünlü romanların geçtiği yerleri senin için bir araya getirdik. Aşk, polisiye, dram ve macera… Her konudan farklı eseri bulacağın yazımız hem seyahat hem de edebiyat tutkunu alevlendirecek.

1.Berlin – Kürk Mantolu Madonna

“Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.”

Kürk Mantolu Madonna’nın Raif Efendisi, aşık olduğu kadını Berlin’de bulmuştu. Sanat tutkusunun peşinden giderek bir sanat galerisini gezen Raif, kürk mantolu bir kadının resmedildiği tabloya hayran kalır, daha sonra da tablonun sahibine aşık olur ve olaylar gelişir. Sabahattin Ali’nin bu romanı yazarken düşlediği Berlin’i hissetmek, müzeleri gezmek ve kendini bir roman karakterinin yerine koymak için bu şehri ziyaret etmelisin. Kim bilir, belki sen de kitaplara konu olacak bir hikayenin başrolü olabilirsin.

2.Londra – Sherlock Holmes

“Gerçeğin en kötüsü bile şüpheden iyidir.”

Edebiyatın en ünlü dedektiflerinden Sherlock Holmes’ün gerçeğin izini sürdüğü sokaklarda gezmeye ne dersin? Londra’nın kendine has gizemli havası, sana sırlarla örülü bir suç vakasını çözüyor gibi hissettirebilir. Eline bir Sherlock Holmes kitabı alıp hikayeler arasında kaybolurken Londra’nın sokaklarını keşfe çıkmak harika olmaz mı? Üstelik çıktığın yolculukta Sherlock Holmes’ün zaman zaman bunalıma girip kendini kapattığı ya da büyük bir heyecanla vakalar üzerinde çalıştığı evi de görebilirsin. Bu kurgusal karakter için oluşturulan ve tam da kitapta yazıldığı gibi Baker Sokak, 221B’de yer alan ev, Sherlock Holmes müzesi olarak hizmet veriyor. Kitapta okuduğun birçok detayı bu müzede görebilirsin.

3.Paris – Sefiller

“Bize en çok benzeyen şey düşlerimizdir. Kişiliğine göre kimi bilinmeyeni, kimi imkansızı düşler.”

Bir edebiyat tutkununa Victor Hugo desek, Paris’i gözünde canlandırabilir. Hugo’nun Sefiller ve Notre Dame’ın Kamburu gibi ünlü edebiyat eserlerindeki hikayeler Paris’te geçiyor. Kitaplarda yer alan Saint Paul Kilisesi ve Lüksemburg Bahçesi gibi yerleri gerçekte de ziyaret edebilirsin. Paris Kanalizasyon Müzesi’nde Sefiller romanının akıllarda kalan en ünlü bölümlerini canlandırabilir, kanalizasyon tünellerinde gezebilirsin.

4.King’s Cross Tren İstasyonu – Harry Potter

“Ama Hagrid, bir yanlışlık olmalı. Burada dokuz üç çeyrek numaralı peron yazıyor. Böyle bir şey olamaz… Değil mi?”

Böyle bir şey olabilir ve var da! J. K. Rowling tarafından yazılmış fantastik roman Harry Potter’ı bilmeyen yoktur. Belki Harry gibi Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na gidemezsin ama büyülü bir maceraya çıkabilirsin. Bunun için Londra’daki King’s Cross Tren İstasyonu’na gitmelisin. İstasyonda yer alan tabelaları takip et, karşına tam da kitapta okuduğun gibi dokuz üç çeyrek numaralı peron çıkacak. Burada Harry’nin kullandığı el arabasının tam da büyülü şekilde duvara girdiğini göreceksin. Kitaptaki sahneyi temsil etmesi için yapılan anıt duvarının önünde büyük ihtimalle Harry Potter hayranlarıyla karşılaşacaksın.

5.Beyoğlu – Masumiyet Müzesi

“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.”

Orhan Pamuk’un ünlü eseri Masumiyet Müzesi, bu cümlelerle başlıyor. Sayfaların devamında Kemal’in Füsun’a olan derin aşkını heyecanla okurken, Beyoğlu sokaklarının ayrıntılı betimlemeleriyle şehrin ruhunu hissedebilirsin. Üstelik kitapta yer alan ve görünce okuyucuya eşsiz bir haz veren detaylar, Beyoğlu’ndaki Masumiyet Müzesi’nde yer alıyor. Yazarın kitap adına açtığı müze, özellikle kitabın okuyucuları tarafından sık sık ziyaret ediliyor.

6.Roma – Melekler ve Şeytanlar

“Bilim, günümüzde insanın aklına gelen hemen her soruya cevap verebiliyor.
Geriye sadece birkaç soru kaldı ve bu sorular anlaşılması güç olanlar.
Nereden geldik? Burada ne yapıyoruz? Hayatın ve evrenin anlamı ne?”

Merak uyandıran cümleleriyle insanı peşinden sürükleyen ve Dan Brown’un kaleminden çıkan Melekler ve Şeytanlar kitabındaki hikaye, Roma’da geçiyor. Kitabın baş karakteri Robert Langdon, gizli bir örgütün peşinden giderken tarihi yerlerde, kiliselerde ve yeraltı labirentlerinde geçen heyecan dolu bir maceraya çıkıyor. Kitaba konu olan tarihi yapıları ve değerli eserleri Roma’nın dört bir yanını gezerek bulabilir ve Robert Langdon’ın izinden gidebilirsin. Çıktığın bu keşif yolculuğunda Melekler ve Şeytanlar kitabını yanına almayı unutma, Santa Maria Delle Poppolo Kilisesi’ne uğra ve Robert Langdon’ın da fark ettiği ipuçlarını takip et.

7.Saint Petersburg – Karamazov Kardeşler

“Hayattan pek çok şey öğrenen insanlar, neşeli ve masum kalamazlar.”

Usta yazar Dostoyevski’nin dillere destan romanı Karamazov Kardeşler kitabı, insan doğasının gerçekliklerini öğretirken okuyucuyu Saint Petersburg’un puslu sokaklarında gezdiriyor. Bu güzel şehir, Dostoyevski için de önemli. İlk işine girdiği, eğitim aldığı ve mezarının bulunduğu şehir burası. Yazarın klasikler arasına girmiş kitaplarını yazdığı ve uzun süre yaşadığı evi de bu kentte görebilirsin. Bugün Dostoyevski Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlayan evi gezerken yazarın hayal dünyasına girebilirsin.

8.Kahire – Nil’de Ölüm

“İnsanlar aşık oldukları zaman değişirler.”

Agatha Christie ile heyecan dolu bir Mısır macerasına ne dersin? Polisiye türünün en sevilen eserlerinden Nil’de Ölüm, Mısır’ın Kahire kentinde geçiyor. Kurgusal dünyanın ünlü dedektiflerinden Hercule Poirot, Nil Nehri üzerinde ilerleyen bir teknede gizem dolu bir cinayeti aydınlatmaya çalışıyor. Nehrin kıyılarının ve şehrin mistik havasının detaylıca anlatıldığı eser, içinde Mısır’a gitme isteği uyandırabilir.

9.Prag – Milena’ya Mektuplar

”Paltom bile ağır gelirken, nasıl taşırım koskoca dünyayı sırtımda?”

Kafka, adına sayısız mektup yazdığı Milena’yı ilk kez Prag’da görmüştü. Orta Avrupa’nın masal şehri Prag, tam da aşk yaşanacak bir yer. Bu şehir; güzelliğiyle zamanı durduran manzaraları, hareketli meydanları ve romantik havasıyla seni sokak sokak peşinden sürükleyebilir. Şehri gezerken bir kafeyi gözüne kestir, masada kahveni yudumlarken Kafka’nın Milena’ya yazdığı satırları okumaya başla.

10.Lizbon – Lizbon’a Gece Treni

“İçimizde olanın ancak küçük bir kısmını yaşayabiliyorsak gerisine ne oluyor?”

Sahi gerisine ne oluyor, hiç düşündün mü? Bir trene binip her şeyi geride bırakmak ve bütün hayatını bir anda değiştirmek nasıl olurdu? Lizbon’a Gece Treni kitabının kahramanı Pascal Mercier, tüm bu soruların cevabının peşine düşüyor. Okuduğu bir kitaptaki cümleden etkilenen Mercier, kitabın yazarının izini sürüyor ve Lizbon’a giderek tüm hayatını değiştirecek bir adım atıyor. Kahramanımız dilini bilmediği, kültürünü tanımadığı ve ilk kez geldiği bu şehirde kendine ve insana dair pek çok sorunun cevabını arıyor. Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olan Lizbon, sana da yepyeni bir hayata başlamak için ilham verebilir.

11. Girit – Zorba

Dünyaca Ünlü Romanlara Ev Sahipliği Yapmış 7 Şehir

“Bu Girit kıyısında mutluluğu yaşıyor ,üstelik mutlu olduğumu da biliyordum.”

Nikos Kazancakis’in ünlü eseri Zorba, Girit Adası’nın güzelliklerini ve bu güzelliklerle iç içe geçen insanların hikayelerini anlatıyor. İngiliz bir yazarın adaya gelerek yaşadığı deneyimleri ve Alexis Zorba ile yaşadığı arkadaşlığı merkeze alan kitapta, Girit adeta bir cennet tasviri gibi anlatılıyor. Turkuaz suları, altın kumlu plajları ve tarihi kalıntılarıyla Yunanistan’ın en büyük adası olan Girit, kitabın sayfalarında adeta bir cenneti anımsatıyor. İnsan doğasının derinliklerine bir pencere açan bu kitabı okuduktan sonra aklına Girit seyahati düşerse sakın durma! Ancak en baştan uyaralım: Girit diğerlerine kıyasla oldukça geniş bir alana sahip. Dolayısıyla Girit gezisinin hakkını vermek için tatilini uzun tutmanda fayda var.

12. Verona – Romeo & Juliet

Dünyaca Ünlü Romanlara Ev Sahipliği Yapmış 7 Şehir

“Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu duvarları, durduramaz sevgiyi taş sınırlar.”

William Shakespeare’in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet, iki genç aşığın tutkulu ve yasak aşkını konu ediniyor. Kitap, tarih ve romantizmin merkezi olarak ün kazanan Verona’da geçiyor. Romeo ve Juliet’in geçtiği Casa di Giulietta isimli müze ve gotik ev dünya genelinde aşıkların ziyaret ettiği bir simge olarak anılıyor. Burada yer alan Juliet heykeline dokunmanın şans getireceğine inanılıyor ve heykelin önünde uzun kuyruklar oluyor. Şehri saran Adige Nehri manzarası, Orta Çağ’dan günümüze uzanan tarihi eserler; konser, opera, tiyatro ve festival olanaklarıyla Verona, gezginlerin kalbini çalmayı başarıyor.

13. Floransa – Manzaralı Bir Oda, E. M. Forster

Dünyaca Ünlü Romanlara Ev Sahipliği Yapmış 7 Şehir

“Manzara, ne düşündüğünüzü gördüğünüz bir penceredir.”

Manzaralı Bir Oda, Floransa’nın tarih ve sanatla bezeli sokaklarında geçiyor. Rönesans’ın doğduğu yer olarak ünlenen Floransa’da geçen kitap, ana karakter Lucy Honeychurch’ün Floransa’da yaşadığı deneyimleri, şehrin zarafetini ve güzelliklerini vurguluyor. Floransa’nın mest edici güzellikteki katedrallerini, sanat galerilerini ve tarihi meydanlarını anlatan bu kitabı okuduktan sonra şehri keşfetme isteğine karşı koymak oldukça güç!

Yaz aylarında yüksek sıcaklık seviyesi nedeniyle seyahat etmenin güçleştiği Floransa seyahati için sonbahar ayları doğru tercih olabilir. Buram buram Rönesans esintisi için rehberli turları deneyebilirsin.

Yorumlar