Koyu Mod Açık Mod
Koyu Mod Açık Mod

Manzara Olsun, Yere Göğe Sığmasın!

Kotor’un 15 km batısında yer alan Perast, Karadağ’a gelip de görülmeden dönülmemesi gereken yerlerin başında yer alıyor. Ben de öyle yaptım; Perast’ı görmeden Karadağ’dan dönmedim. Kotor’dan çıkar çıkmaz, hiçbir yere sapmadan deniz kenarından büyüleyici manzaralar eşliğinde yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk sonrası, bu tatlı balıkçı kasabasına varılıyor.

3

Perast’ta ana karaya oldukça yakın, iki tane küçücük ada bulunuyor. Bu adalardan birinde kilise, diğerinde ise manastır var. Sveti Dorde’ye yani, içinde manastır olan adaya gitmek ne yazık ki yasak. Gospa od Skrpjela’ya ise, hemen kıyıdan kalkan botlar ile beş dakikada gidilebiliyor. Botların saati yok, adaya gitmek istediğiniz an gidebiliyorsunuz. Adada kilise ve müzenin dışında bir şey bulunmuyor. Ama hem adanın kendisinin, hem de adadan Perast ve Sveti Dorde’nin manzarası muazzam.

4

Gospa od Skrpjela ziyareti sonrası kıyıya yanaşıp, sahilden tüm Perast’ı yarım saatte gezmek mümkün. Ama tadını çıkarıp, sindire sindire gezmek gerekir derim. Mesela Cafe Armonia’da bir iki fincan, keyif kahvesi içilmeli. Hele deniz kenarındaki masalardan birinde oturuyorsanız, yerinden kalkabilene aşk olsun. Karnı acıkan varsa, 12. yüzyıldan kalma bir binada yer alan Perast’ın eski restoranlarından biri olan Konoba Otok Bronza’ya gidebilir. Tarihi atmosferi bir yana, balıkçı kasabasının hakkını veren bu restoranda, taptaze deniz mahsulleri, özellikle de ızgara karides ve midye tercih edilebilir.

5

Perast gezisi sonrası Kotor’a doğru dönerken, denizin üzerinde bir sürü ufak şamandıra göreceksiniz. Yüzme antrenmanı için koyulmuş gibi gözüken bu şamandıralar, esasında midye yetiştirmek için kurulmuş çiftlikler. Yolun bitiminde Kotor’a gelince, Karadağ doğasının güzelliği karşısında biraz daha büyülenmek üzere Lovcen Ulusal Parkı’na doğru yol alıyorum. Lovcen Ulusal Parkı, Lovcen dağının tepesinde, deniz seviyesinden 1749 metre yükseklikte yer alıyor. Lovcen dağı, geceleri kapkara duran heybetli görüntüsü ile ülkeye adını vermiş olan Karadağ’ın (Montenegro) ta kendisi.

1

Zirvede yer alan Lovcen Ulusal Parkı’na çıkmak için 20 kilometrelik dar ve virajlı Kotor-Lovcen yolundan gitmek gerekiyor. Ulusal Park’a gitmeyecek olsanız bile, sırf göreceğiniz manzaralar için bile bu yolu çıkmaya değer. Karadağ’ın en güzel yollarından biri olarak geçen Kotor-Lovcen yolu bu ülkede görülmesi gerekenler listesinin başlarında yer almalı. Lovcen Ulusal Parkı, 6220 hektarlık geniş bir araziyi kapsıyor. Parka giriş ücretli ve sabah 9.00 akşamüzeri 17.00 saatleri arasında ziyaretçi kabul ediliyor. Yine parkın zirvesinden görülen Kotor Koyu manzarası kelimelerle zor ifade edilecek kadar şahane. Buradan sadece Kotor Koyu da değil üstelik, Karadağ’ın Adriyatik Bölgesi de bütün güzelliği ile karşınıza çıkıyor. Parkın içinde yemek yenecek üç beş tane minik yer var fakat hepsi bu mevsimde kapalı. Yalnız zirvede sadece bir yerde, peynir, prsut (pastırma), bal ve yerel içecekler satan minicik bir karavandan bozma dükkan mevcut. Tabii orada yemek isterseniz ne yazık ki mümkün değil.

2

Parktan çıktıktan yaklaşık 5 kilometre sonra, Karadağ’ın en kaliteli ve lezzetli peynir ve prsut’larının (pastırma) yapıldığı meşhur köy Njegusi’ye varılıyor. Parkta uzun vakit geçirip, iyice acıktıysanız buradaki restoranlardan birine oturup yerel lezzetlerin tadına varabilirsiniz. Konoba Santa Montagna’nın nefis peynirinin ve tereyağlı ekmeklerinin tadına bakabilirsiniz. Njegusi’nin balının da çok iyi olduğunu belirtmeliyim. Satın almak isterseniz yol kenarında bal satanlara rastlamak mümkün.

Unutmadan; yer ve göğün, kırmızı ile pembenin onlarca tonuna bulandığını görmek isterseniz eğer, Lovcen Ulusal Parkı’na gün batımına yakın saatlerde gidin derim. Bir de yanınıza kalın bir şeyler almadan sakın zirveye çıkmayın, zira Kotor’la Lovcen arasında en az 10 derece sıcaklık farkı oluyor. (Devam edecek…)

İnci Özay Hatipoğlu
Son Mastori

Cansu Yıldız

10 Ekim 1990 yılında İstanbul’da doğdu. Anadolu Üniversitesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi bölümünden mezun oldu. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Radyo ve TV Programcılığı mezunu. Önemli markaların sosyal medya uzmanlığını üstlenen Eren Caner’den Sosyal Medya Uzmanlığı eğitimi aldı. Televizyon kanalında kurgu asistanlığı yaparak başladığı deneyimlerine; birkaç dergide ve çok satılan bir gazete tarafından çıkarılan Çağdaş Türkçe Sözlüğü’nde sırasıyla editör yardımcısı, editör/redaktör olarak devam etti. Şimdilerde Etstur’da editör olarak çalışıyor.

Önceki Yazı

Kotor’da Pişer Bize De Düşer

Sonraki Yazı

Eşsiz Mimarilerin Arkasındaki Hikayeler