Koyu Mod Açık Mod
Koyu Mod Açık Mod

Madrid 100 Yıllık Restoranlar Turu 2. Gün

Gün, dünyanın en önemli sanat müzelerinin başında gelen, Prado Müzesi ile başlıyor. İspanyol sanatının en iyilerinin sergilendiği Prado’da, Velazquez’den Goya’ya, El Greco’dan Ribera’ya kadar dünyaca ünlü İspanyol ressamların en önemli eserlerini görmek mümkün. Müzenin tamamını bir günde gezmek imkansız. Çok fazla vakit yoksa ve nereden başlamak gerektiğini bilmiyorsanız ilk önce ülkenin en ünlü iki sanatçısı Velazquez ve Goya’ya yer verilen bölümlerden başlamak en iyisi.

Prado Müzesi sonrası öğle yemeği için adres belli: Malacatin. Burası 1895 yılından bu zamana hizmet veren küçük bir aile işletmesi. Tahta masa ve sandalyeleri, rengarenk duvar seramikleri, tavandan sarkan seramik kanalları ile tipik bir Madrid tabernası. Çok sempatik ve sıcak bir atmosfere sahip olan Malacatin, Madrid’lilerin en gözde mekanları arasında yer alıyor. Saatleri 12.30’u gösterdi mi burada oturacak yer bulmak mümkün değil.

Malacatin

Oturacak masa bulamayanlar, yemeklerini girişte bulunan barın etrafında ayakta yiyorlar. Bizim masalarımız elbette ki hazır. Herkes yerini alıyor ve başlasın servis! Önden Cordoba yeşil zeytinleri ile arpacık soğanı turşusu. Ekşi mayalı ekmekler zaten masaya oturmadan hazır. Malacatin’in en meşhur yemeği, yüzlerce yıldır Madrid’de yapılan, El Cocido Madrileno. Cocido; nohut, lahana, şehriye çorbası, tavuk, sosis çeşitleri, dana incik ve birbirinden farklı et çeşitlerinden oluşan bir yemek.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Yemekten öte bir ritüel esasında. Her parça ayrı ayrı, bütün olarak sofraya geliyor. Sonra bu parçalar tabakta buluşuyor. Cocido, ye ye bitmeyen, bereketli bir yemek. Zaten ortaya gelen cocido’yu bugüne kadar bitiren olmamış! Yemeklerin hiçbiri ziyan olmuyor zira kalanların hepsi, aynı gün evsizlere gidiyor. Tüm kalpleri birleştiren sıcacık bir yemek cocido.

Cocido sonrası sıkı bir yürüyüş şart. 18. yüzyılda inşa edilmiş Kraliyet Sarayı; Palacio Real, sarayın hemen yanında yer alan muhteşem Sabatini Bahçesi (Jardines de Sabatini) ve Almudena Katedrali’nin de içinde yer aldığı Palacio Bölgesi, yemek sonrası yürüyüşü için ideal bir rota.

SAMSUNG CSC

Akşam programımız, 20.00’de kaldığı yerden devam ediyor. Yerimiz: Antonio Sanchez 1830. Duvarlarda doldurulmuş boğa kafaları, matador resimleri ve fotoğrafları, Madrid’lilerin bu tutkusunu gözler önüne seriyor.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Girişte kocaman bir bar ve ufak masaların olduğu mekanda, arka taraf restoran olarak kullanılıyor. Arka taraf mekana sonradan katılmış, önceleri bu bölüm restoranın sahiplerinin eviymiş. Galiçya usulü ahtapotu ve patatesli, jambonlu çırpılmış yumurtayı buralarda Antonio Sanchez’den daha lezzetli yapan yok. İkisi ve tabii çok daha fazlası bizler için hazırlandı, afiyetle yenildi. Ve gecenin sürprizi; muhteşem Flamenco gösterisi! Madrid’e gelip de seyretmeden gitmek olmazdı elbette…

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

İkinci günün sonu.

(Devam edecek…)

İnci Özay Hatipoğlu
Son Mastori

Cansu Yıldız

10 Ekim 1990 yılında İstanbul’da doğdu. Anadolu Üniversitesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi bölümünden mezun oldu. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Radyo ve TV Programcılığı mezunu. Önemli markaların sosyal medya uzmanlığını üstlenen Eren Caner’den Sosyal Medya Uzmanlığı eğitimi aldı. Televizyon kanalında kurgu asistanlığı yaparak başladığı deneyimlerine; birkaç dergide ve çok satılan bir gazete tarafından çıkarılan Çağdaş Türkçe Sözlüğü’nde sırasıyla editör yardımcısı, editör/redaktör olarak devam etti. Şimdilerde Etstur’da editör olarak çalışıyor.

Önceki Yazı

Madrid 100 Yıllık Restoranlar Turu 1. Gün

Sonraki Yazı

Taze Seyahat Tutkunları İçin 10 Öneri