
Amsterdam’a kadar gelip Brugge’ü görmeden dönmek olmaz. Etstur’un ekstra turları ile 3 saatlik bir yolculukla Brugge’e ulaşabiliyorsunuz. Amsterdam’dan trenle de kolayca gelebilirsiniz fakat ekstra tur ile otelden alınıp tekrar otele bırakılma lüksü paha biçilemez.
Şehri rehber ile gezmenin büyük avantajları da var, her konuya hakim olmaları en önemlisi. Tarihi, doğası ve güncel yaşamıyla ilgili her konuda bilgi sahibi olabiliyorsunuz.
Brugge, Belçika’nın Batı Flandre ilinin başkenti ve denize yakınlığı nedeniyle bir liman kenti olarak biliniyor. Parke taşlı sokakların, taş evlerin ve kanalların arasında yürürken kendinizi Orta Çağ’da hissediyorsunuz. Şehrin mimarisinin bozulmadan bugüne gelmesi hayranlık uyandırıyor. Şehrin içindeki kanallar günümüzde ulaşım maksadıyla kullanılıyor ama turistik geziler de düzenleniyor ki en eğlenceli kısmı bu. Kanalları küçük teknelerle gezip, her yerini keşfedebiliyorsunuz. Turist yoğunluğu sebebiyle tekneye binmek için biraz sıra olabiliyor, vaktiniz varsa mutlaka denemelisiniz.
Benim geldiğim günlerde alışveriş festivali olması sebebiyle sokaklarda yürümek hayli zordu. Alışveriş çılgınlığına kapılmak isteyenler için burası doğru yer. Şehrin dokusunu ve tarihini keşfetmek ve özel fotoğraflar çekmek istiyorsanız daha sakin zamanlarda gelmenizi öneririm.
Brugge girişinde yol boyunca ilerlediğinizde sağda Aziz Salvator Katedrali karşılıyor sizi. Burası şehrin ana kilisesi. Katedralin önünden devam ettiğinizde şehrin ana meydanı olan Grote Markt’a geliyoruz. Her yerde restoran ve kafenin bulunduğu alan büyük bir meydan. Meydanda en dikkat çeken yapı, 83 metre uzunluğundaki Belfry Kulesi. Hazine odası olarak inşa edilmiş kulenin üstünde saat bulunuyor. Küçük bir ücret karşılığında 366 basamağı çıkıp çana ve kuşbakışı meydana bakabiliyorsunuz. Belediye Sarayı, meydanın en göz alıcı binası diyebilirim, filmlerdeki şatoları anımsatıyor.
Brugge’den Ne Alınır?
Brugge, tam anlamıyla “çikolata kokan şehir”. Şehre girdiğiniz an itibariyle çeşit çeşit çikolata, waffle ve kurabiyeler karşılıyor sizi. Her dükkandan vanilya ve çikolata kokuları geliyor, karşı koymanız mümkün değil; o çikolata alınacak. Çok sayıda çikolata dükkanı var, fakat ürünlerin çoğu aynı kalitede. Fiyatlar ortalama olarak aynı, 5-8 euro arası değişiyor. Daha uygun olabilecek çikolataları 1-2 euro’ya süpermarketlerde bulabiliyorsunuz.
Dantel ve goblen malzemelerin satıldığı dükkanlar da ilgilisine hoş gelecektir. Daha çok kadınların alışveriş tutkusunu alevlendirecek nitelikte, kalıcı ve şık bir hediyelik için dantel oldukça iyi bir seçenek. Özellikle dantelden yapılma şapkalara bayılacaksınız.
Brugge’de gezilecek yer çok fazla yok belki ancak Brugge’de kalmak, sokaklarında kaybolmak, tarihini, doğasını ve kokusunu doya doya yaşamak gerek.
İrem Baysal