Sezon geldi! Balık mevsiminin açılmasıyla birlikte hem sofralarımız şenlendi, hem de balıkçılar yavaş yavaş sulara açılmaya başladı. Bazen bir iş, bazen sadece bir hobi, bazen dostlarla güzel vakit geçirmek, bazen ise bir terapi balığa çıkmak.

Deniz kıyısında, köprü üstünde, göl kenarında veya bir akarsuyun yamacında saatlerinizi geçirmenin, sessizce uzanan suyun karşısında sabırla beklemenin en büyük katkısı nedir diye sorarsanız, kesinlikle “huzur” cevabını veririz.

Bırakın şehir arkanızda telaşlı koşturmasıyla geçip gitsin. Kulağınız yanınızdaki balıkçılarla yapacağınız sohbetlerde, bir gözünüz karşınızda uzanan denizde, diğeri oltanızın titreşimlerinde olsun. Bırakın tüm stresiniz sabırlı bekleyişinizle beraber akıp gitsin ve günün sonunda oltanıza takılan balıklarla birlikte sizi ödüllendirsin.
Öncelikle, oltanızı sallayacağınız yerin özelliklerine göre doğru kurşun, iğne ve olta seçimi yapmaya dikkat edin, sonra da “Vira Bismillah” deyin.

Olmazsa olmaz: İstanbul Boğazı
Balıkçılar, İstanbul’un ayrılmaz bir parçası. Eskilerin “kıyıdan elimi daldırsam balık tutardım” dediği günlere göre balık çeşitliliği ve sayısı azalmış olsa da İstanbul hala formunda. Mesela Boğaz’ın tam dönüş noktası olan Bebek Akıntı Burnu’nda Lüfer, Çinekop ve Zargana için olta sallayan birçok balıkçıya rastlayacaksınız. Her daim çay servisi bulunan bu sahil şeridinde usta balıkçılardan işin püf noktalarını öğrenirken, bir yandan da çayınızı yudumlayabilirsiniz.
lets-go-balik-04-825x600
Eğer bir yandan balık tutayım, bir yandan da İstanbul’un tarihi dokusunun tadını çıkartayım derseniz, o zaman Çengelköy’e gidebilirsiniz. Çengelköy Kuleli Askeri Lisesi’nin önünden yılın her günü istavrit ve iskorpit çıkarabilirsiniz. Ekim-nisan arası ise oltanıza çinekop takılabilir. Balık tutma noktalarının hemen yanında bulunan parklarda da ufak piknik molaları verebilir, iki aktiviteyi bir arada yapabilirsiniz.

Tarihi Yarımada bir başka
Sarayburnu’nun yeri ise bambaşka. Sırtınızı Topkapı Sarayı’na verip, Kız Kulesi’ne karşı olta sallayabileceğiniz başka yer bulmak mümkün mü? Bu sahildeki eşsiz manzaraya aman dalıp gitmeyin, yoksa buranın müdavimleri olan istavrit, uskumru, palamut ve çinekopları diğer oltalara kaptırırsınız.
lets-go-balik-03-825x600
Tabii Galata Köprüsü’nü de unutmamak lazım. Siz oltanıza takılan balıklar çinekop mu, kefal mi, istavrit mi diye anlamaya çalışırken meşhur bir fotoğrafçının karesine girebilirsiniz. Buna da hazırlıklı olun.

Ankara?
Yıllardır “deniz olmayan yerde yaşayamam ben” diye İstanbulluların zulmünden yakınıp durdu Ankara. Ama İstanbulluların bilmediği yönleri de var Ankara’nın. Akarsu ve göl balıkçılığı açısından zengin imkanlara sahip olan Ankara’da, Sakarya ve Kızılırmak nehirlerinde, Kara Göl, Mogan ve Eymir Gölü gibi yerlerde şehrin gürültüsünden uzak, kendinizi doğanın sakin atmosferine bırakarak tüm gününüzü huzurla geçirebilirsiniz.
lets-go-balik-02-825x600

Tatlı su, tuzlu su… Her taraf balık kaynıyor!
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrilmiş, içerisinde sayısız gölle birlikte akarsular uzanırken, balık tutma keyfini birkaç şehirle kısıtlamak tabii ki olmaz. Türkiye’nin neredeyse bütün sularında olta balıkçılığı yapılabiliyor. Bozcaada, Gökçeada veya Terkos Gölü’ne yapacağınız ziyaretlerin dışında Bolu, Burdur, Çankırı, Eskişehir, Isparta, Rize, Tokat gibi daha birçok yerde balığa çıkabilirsiniz.
lets-go-balik-01-825x600
İç sularda balık cinsine ve bölgeye göre avcılık yasağı değişir, sadece buna dikkat edin. Elinizdeki malzemelerin uygunluğunu da kontrol ettikten sonra hemen bir bota atlayıp açılın veya botlarınızı giyip suyun içine girin. Ve oltanızı sallayın.

Yorumlar