Binlerce yıl önce farklı medeniyetlerin gezindiği yerleri, günümüzde ziyaret etmek zaman yolculuğu yapmakla eş değer. Tarih sevgisini, seyahat tutkusuyla birleştirmek isteyenler için yol gösterici olacak bir rehber hazırladık. Dünyanın dört bir yanındaki bu yerleri gezdiğinde zaman yolculuğu yapmış gibi hissedeceksin. Hadi başlayalım!
İçindekiler
1-Petra Antik Kenti
Zaman yolculuğuna çıkacağın bu serüvende sana ilk önereceğimiz rota Ürdün’de! MÖ 400 yılına gidiyoruz ve Nebati İmparatorluğu tarafından inşa edilen gül rengi şehir Petra’ya ulaşıyoruz. Dağlara oyularak inşa edilen bu şehri gördüğünde gerçeküstü görünüşü karşısında şaşkınlık duyabilirsin. Uçsuz bucaksız çölün ortasındaki bu şehir, bir dönem unutulup gitti. Tarihler 1812 yılını gösterdiğinde ise İsviçreli Kaşif Johann Ludwig Burckhardt tarafından yeniden keşfedildi ve büyük bir üne ulaştı. Kaşifin bu muhteşem şehri keşfederken yaşadığı heyecanı bir düşünsene…
2-Parthenon Tapınağı
Tarihimizi biraz daha geriye, milattan önce 447 yılına ayarlıyoruz; bu kez rotamız Antik Yunan! Tarihi seviyorsan mitoloji bilgin de olmalı, Yunan Tanrıçası Athena’yı bilirsin. Onun adına yapılan ve günümüze kadar ulaşan Parthenon Tapınağı’nı mutlaka görmelisin. Atina İmparatorluğu’nun şaşalı dönemini temsil eden bu tapınak, altın oran kuralına göre yapıldı. Tapınağın yüksekliği ve genişliği belli bir oran çerçevesinde ayarlandı ve ortaya kusursuz bir yapı çıktı. Tapınağı gezerken Antik Yunan sakinlerinin sanata olan düşkünlüğünü sanki o yıllarda var olmuşsun gibi iyi anlayacaksın.
3-Gize Piramitleri
Mısır’ın Kahire kentinde, piramitlerin yükseldiği bölgede adeta zaman durmuş ve tarih MÖ 2560 yılında kalmış gibi. O yıldan bu yıla kadar bozulmadan kalabilen Gize Piramitleri, zaman yolcuğunda uğrayabileceğin en ilginç yerlerin başında geliyor. Piramitler, devasa taş blokların taşınmasıyla yapılmış ve yıllarca yüzeylerinin düzleştirilmesi için uğraşılmış. Teknolojinin henüz gelişmemiş olduğu dönemde bu devasa blokların nasıl böyle kusursuz dizildiği hakkında net bir açıklama yok. Oraya gittiğinde eski Mısır halkının piramitlerin inşası için verdiği emek ve çabayı her detayda görebilir ve onlara hayran olabilirsin.
4-Kolezyum
Zaman yolculuğumuzda artık milattan sonrasına geçme vaktimiz geldi, ama yine de çok uzaklaşmayalım. MS 80 yılında tamamlanan Kolezyum’a davetlisin! Roma tarihini buram buram hissedeceğin bir yer burası. Traverten kireç taşı ve volkanik kayalardan yapılan bu amfitiyatro neler görmedi ki? Cesur gladyatörler, kutlamalar, meşhur savaşların yeniden canlandırıldığı tiyatrolar, halka ve imparatorlara sunulan daha birçok şey… 50 bin ile 80 bin kişiyi ağırlayabilen Kolezyum, tarihi atmosferi sayesinde herkese Roma halkının eğlendiği gösterileri hayal ettiriyor.
5-Machu Picchu
Şimdi yükseklere çıkma vakti! Bu kez rotamız And Dağları’nın zirvesi. Zamanda geriye gittiğini hissetmek için asırlar önce kurulmuş bir şehri gezmen, orada yaşamış insanların izlerini görmen yeterli. Bunun için Machu Picchu gibisi yok. Peru’daki bu gizemli şehir, İnkaların dağların tepesine inşa ettiği büyüleyici bir yer. Deniz seviyesinden 2450 metre yüksekte yer alan bu şehirde devasa taş duvarlar, düzenli olarak sıra sıra dizilen yapılar ve bulutlara dokunan dağların eşsiz manzarası bulunuyor. Bu şehri gezerken, 1450 yıllarında bu kadar iyi taş işçiliğine sahip olan, matematik ve mimarlığı dönemine göre ileri seviyede bilen İnkalara saygı duyacaksın.
6-Shirakawa-Go
Farklı medeniyetlerin geçmişine bakarken binlerce yıllık Japon tarihini es geçmek olmaz. Eski Japon köylerinin günümüze kadar bozulmadan gelen bir örneği olan Shirakawa-Go, keşfetmeyi seven gezginlerin ilgisini çekiyor. Bu küçük köy, eski Japon köylerinin tüm özelliklerini içinde barındırıyor. Bu sıra dışı köyde yer alan ahşaptan yapılmış 250 yıllık tarihi evler, aslında bir inancın da simgesi. Üçgen şeklinde yere kadar uzanan çatılar, ellerin birleştirilmesiyle yapılan dua hareketine benzer şekilde tasarlanmış. Bu sebeple bu mimari tarzına dua eden eller anlamına gelen “gassho-zukuri” deniyor. Taşla döşenen yolları, tarihi evleri ve bozulmamış doğasıyla bu köy, zamana meydan okuyor.
7-Brugge
Hadi bir de Orta Çağ yapalım! Köprüleri, yapıları ve sokaklarıyla seni Orta Çağ’a götürecek en güzel şehirlerden biri Brugge. Savaşlardan yara almadan çıkan bu Belçika şehrinde neredeyse hiçbir şey bozulmamış. Her köşesi gezilip görülmesi gereken yerlerle dolu olan şehrin etrafında kanallar bulunuyor. Kuzeyin Venedik’i olarak anılan şehrin merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Brugge Meydanı, Brugge Çan Kulesi, Markt Meydanı ve Minewater; Orta Çağ’ın tarihi dokusunu en iyi hissedebileceğin yerler arasında bulunuyor.
8-Dubrovnik
Seni Orta Çağ’da yaşayan bir köylü gibi hissettirecek bir başka yer Dubrovnik. Hırvatistan’ın güneyinde yer alan bu yerde tarihi yapılar günümüze kadar korunmuş. Üstelik dünyanın en eski eczanelerinden biri de bu şehirde. Oraya gittiğinde hala eski reçetelerle hazırlanan ilaçları ve kremleri bulabilirsin. Dubrovnik sadece tarihi yapılarıyla değil, şehri çevreleyen surlarıyla da zamana meydana okuyor. Antik Dubrovnik Suları, en sağlam Orta Çağ duvarı olarak biliniyor ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Surların dışındaysa Adriyatik Denizi’nin harika manzarası uzanıyor.
9-Lijiang
Kendini film setinde gibi hissedeceğin bir yerde sıra. Çin’de yer alan Lijiang şehri, 13. yüzyılda kurulmuş ve tarihi dokusunu bu günlere kadar taşımış bir yer. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu şehirde, 14. ve 19. yüzyıllarda inşa edilmiş 354 köprü bulunuyor. Çin mimari tarzının mistik havasını taşıyan şehirdeki en dikkat çekici yapı Wufeng binası. Şekil olarak uçan beş anka kuşuna benzetilen binaya tam da bu anlama gelen “Wu Feng Luo” adı verilmiş. Onun gibi fantastik görünen birçok bina burada seni bekliyor.
10-Holasovice
Filmlerde gördüğümüz, kitaplarda okuduğumuz eski çiftlik evlerini bilirsin. Küçük süslemeleri ve doğallığıyla neşeli bir hava yayan bu çiftlik evleri Holasovice’de bizi karşılıyor. Çekya’da yer alan bu küçük kasabada, 18. yüzyıldan kalma 120 bina ve çiftlik evi var. Restore edilerek günümüze kadar ulaşan tarihi binalar, kırsal barok tarzıyla incelemeye doyamayacağın güzel detaylar sunuyor.
11-Henn-na Hotel
Zamanda gezinirken biraz da geleceğe göz atmaya ne dersin? Japonya’da açılan Henn-na Hotel geleceğimizin küçük bir fragmanı gibi. Misafirler otele girerken yüz tanıma teknolojisini kullanıyor ve dört dil bilen insansı robotlar tarafından karşılanıyor. Sadece robotların hizmet verdiği otele girdiğinde bavulunu bir robot alıyor ve söylediğin odaya bırakıyor. Odanın ışıklarını açmak için robota sesli komut vermen gerekiyor. Klimayı ayarlamak istediğinde ise hiçbir şey yapmana gerek yok, vücut ısını algılayan sensörler sana en uygun oda sıcaklığını ayarlıyor. Daha birçok teknolojik özelliğe sahip olan otel, gelecekte dünyanın nasıl olacağını gözler önüne seriyor.