Sonbaharı karşıladığımız bugünlerde yola çıkmak için ilham verecek üç rota: İdeal mevsimini yaşayan Kazdağı, yeme-içme keyifleriyle Bozcaada, kızıla boyanan yürüyüş yollarıyla Abant.
Bozcaada
Antik adıyla Tenedos… Taş evleri, Rumlardan kalan mahallesi, bağları, bağ evleri ve koylarıyla büyülü bir ada. Sonbahar, Bozcaada’yı keşfetmek, yahut yeniden ziyaret etmek için iyi bir zaman. Üzüm bağları arasından geçerek yapacağınız bir bisiklet veya yürüyüş turu için hava son derece uygun oluyor. Yazın soğuk olan deniz ise sonbaharda sürpriz yapıp ısınıveriyor. Bağbozumu, buraya sonbaharda gelmek için diğer bir neden. Böğürtlenler ve incirler de dallarından toplanmayı bekliyorlar. Adadarüzgar sörfü yapabilir; ahtapot, renkli deniz tavşanı ve renkli sünger gibi türleri görebileceğiniz dalış turlarına katılabilirsiniz.
Kazdağı
Yunan mitolojisinde adı sık sık geçen İda, yani Kazdağı, yıl boyunca farklı sürprizler vaat etse de keyfi en çok sonbaharda çıkıyor. Yürüyüşle aranız iyiyse, hatta antrenmanlı bir hiking tutkunuysanız, Kazdağı etekleri sonbaharda tam size göre. Dağın eteklerine kurulmuş Yeşilyurt Köyü’nün taş evleri, çam ve zeytin ağaçları; cumaları kurulan köy pazarıyla Küçükkuyu; tarihte ilk güzellik yarışmasının yapıldığı rivayet edilen Zeus Altarı ile Adatepe; Milli Park içerisinde yer alan Şahin Deresi Kanyonu, Sutüven Şelalesi, Hasanboğuldu ve antik limanı ile Assos, bu seyahatin önemli durakları.
Abant
Çoğumuzun aklında bir kış rotası olarak kalmış olabilir, ancak Abant’ın sadece kar altında güzel göründüğünü sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yazın yorulan doğanın artık dinlenmeye çekildiği sonbahar aylarında, hem nilüferlerin süslediği gölün üzerindeki renk oyunları, hem de ağaçların kızıldan sarıya, turuncudan yeşile renk değiştiren yapraklarının muhteşem görüntüsü, özellikle fotoğraf meraklılarını kendine çekiyor. Göl kıyısında romantik bir yürüyüş veya kamp yapmak için yılın bu zamanı ideal.