One Dim Sum’daki muhteşem dim sum ziyafeti sonrası buraya çok yakın mesafede yer alan Çiçek Pazarı’na gittim. Çiçek Pazarı deyince aklınıza sokağa kurulmuş tezgahlar ve bu tezgahların üzerinde binbir çeşit çiçek gelmesin. Buraya çiçek pazarı demekten ziyade çiçekçiler sokağı demek daha uygun, zira yan yana dizilmiş çiçekçi dükkanları ile dolu bir sokak burası. Bu dükkanların kimi sadece kaktüs, sukulent ve teraryum satarken, bazısı ise sadece orkide satıyor.
Bunlar dışında fulya, portakal ağacı, erik ağacıgibi bilindik türler ve daha önce eşine hiç rastlamadığım egzotik çiçek ve ağaçlarıda bu sokakta bulmak mümkün. Dükkanların önüne yanaşmışkamyonlar, bağıra çağıra (pazarlık yaptıklarınıvar sayıyorum) konuşan müşteriler ile çiçek satıcıları, alt alta üst üste yığılmış binlerce çiçek ile son derece renkli bir sokak olduğunu söylemek mümkün. Ama sadece bu sokağıgörmek için buraya gelmenin çok da gerekli olmadığını itiraf etmeliyim.
Çiçek Pazarı’nın hemen bitiminde yer alan Kuş Pazarı için ise aynı şeyi söyleyemem. Sadece geleneksel, el yapımı bambu kafesleri görmek için bile buraya gelmeye değer. Burası bir sokaktan çok kocaman bir avlu gibi. Yan yana dizilmiş kuş dükkanları ve bu dükkanların içi, önü, tepesi kısacası her yeri tıka basa kuş dolu. Rengarenk minicik muhabbet kuşları, kocaman papağanlar, kuşlara yem olmak üzere satılan çekirgeler, ellerinde kafesleri kuşlarını gezintiye çıkarmış yaşlı Hong Konglular ile panayır yerini andıran Kuş Pazarı’nda, kendinizi tam bir cümbüşün içinde bulabilirsiniz. Görülmeye değer bir yer olmakla birlikte, kuşların kafeslerde tutulması fikrine karşı olduğum için, buranın bana üzüntü verdiğini de söylemeden geçemeyeceğim.
Kuş Pazarı sonrası yolum uzun; Büyük Buda’ya gidiyorum. Büyük Buda, Hong Kong Adası’nın iki katı genişlikte olan Lantau Adası’nda yer alıyor. Büyük Buda Heykeli dışında, Disneyland ve Hong Kong Havalimanı da burada bulunuyor. Yol uzun olsa da gidiş hiç eziyetli değil. İki kere aktarma yapıp metro ile Lantau’ya gitmek oldukça kolay. Tung Chung durağında indikten sonra, Big Buda’ya gitmek için Nyong Ping 360 adı verilen teleferiğe binmek gerekiyor. 5.7 km’lik yaklaşık 25 dakika süren bu teleferik yolculuğu olağanüstü manzaralar eşliğinde çabucak geçiyor.
Ben giderken ve dönerken fırtınaya yakalandığım için biraz da maceralı geçtim. Sisin içinden çıkıp devasa Buda Heykeli ile ilk karşılaşmam ise tek kelime ile heyecan verici oldu. Yapımı 1993’te tamamlanan Büyük Buda, 34 metre yüksekliğinde ve tam 250 ton ağırlığında, dünyanın en büyük Buda heykeli olma özelliğini taşıyor. Bronzdan yapılma bu heykelde Buda devasa lotus yaprakları üzerine oturtulmuş. Teleferikten indikten sonra Büyük Buda Heykeli’ne ulaşmak için öncelikle kafe ve hediyelik eşya satan dükkanlarla çevrili avludan geçip, daha sonra da upuzun (basamaklarını saymadım) merdiveni tırmanmak gerekiyor.
Merdivenlerin bitiminde Büyük Buda dışında, Buda’nın etrafını saran bronz Budist melek (apsara) heykelleri ve muazzam manzaraya hazır olun. Tüm bu heykellerden, dua eden Budistlerden ve manzaradan etkilenmemek mümkün değil. Buraya gelmek oldukça vakit alsa da kesinlikle Hong Kong’a gelindiğinde görülmeden dönülmemesi gereken yerlerin başında geliyor.
Büyük Buda ziyareti sonrasıteleferiğe binmeden önce yeşil çay veya kahve içip, bir dilim matcha keki ile yorgunluk atabilirsiniz. Evinize hatıra götürmek isterseniz hediyelik eşya satan dükkanlarıda es geçmeyin. Özellikle, satın almayacak olsanız bile, yemek çubuğu satan mağazaya mutlaka bir göz atın. Burada biraz vakit geçirip, birbirinden şık ve çekici yemek çubuklarını görünce, kendi yemek çubuğumu alıp, her yere yanımda taşımak ve çatal bıçağa elveda demek istedim desem abartmış olmam. (Devam edecek…)
İnci Özay Hatipoğlu / Son Mastori
