Çölün üzerinde yükselen bir şehir… İnsan eliyle anakaraya bağlanmış birçok adadan oluşuyor. Gökyüzünün denize maviyi ödünç vermek yerine, sıcağında erittiği gümüş rengini layık gördüğü bir Ortadoğu şehri… Burası Birleşik Arap Emirlikleri’nin yedi emirliğinden bir tanesi ve başkenti olan Abu Dabi.
Birleşik Arap Emirlikleri denildiğinde akla lüks otelleri, alışveriş merkezleri, kavuran çöl iklimi ve zengin petrolüyle Dubai geliyor olsa da Abu Dabi’nin de Dubai’den aşağı kalır yanı yok. Tatlı bir rekabet halinde olan bu iki şehrin aralarındaki mesafe arabayla iki saati bile bulmuyor. Eğer bir Birleşik Arap Emirlikleri seyahati yapmaya karar verirseniz iki şehri de gezip görmeden dönmeyi düşünmeyin derim. Onlar bizi televizyon kanallarında son derece popüler olan dizilerimizle tanıyor ve İstanbul’u sık sık ziyaret ediyorlar. Artık İstanbul sokaklarında görmeye alışkın olduğumuz Ortadoğulu turistler ve Abu Dabi’deki reklam panolarında göreceğiniz Türk oyuncuların fotoğrafları sayesinde yabancılık çekmeyeceğinize emin olabilirsiniz.
Abu Dabi’yi ziyaret etmek için en uygun zamanlar ilkbahar ya da sonbahar ayları. Türkiye’ye bahar gelirken Abu Dabi’de hava sıcaklığının 25°C ile 30°C arasında seyretmeye başladığı nisan ve mayıs aylarını seçebilirsiniz. Yaz aylarında gitmeye kalkarsanız sıcaktan sokağa adım atmanız bile mümkün olmayacak, benden söymesi…
Şehirdeki en yaygın ulaşım aracı son derece konforlu, beyaz taksiler. Ülke petrol zengini olduğundan taksiyle ulaşım oldukça ucuz, şehrin bir ucundan diğer ucuna gitmek için bile rahatlıkla kullanabilirsiniz. Kadınlar ülke nüfusunun yalnızca %30’unu oluşturuyor olmasına rağmen kadın taksi şoförlerine de sıklıkla rastlamanız olası!
Abu Dabi’de yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri çöl safarisi. Bir Arabistan yolculuğumda, güneşin ilk ışıklarının gökyüzünün karanlığını parçalayarak günü aydınlatmaya başladığı esnada uçağın penceresinden gördüğüm o eşsiz manzarayı hatırlıyorum. Büyülenmiştim. Ahenkle dalga dalga uzanan sapsarı bir sonsuzluk… Fuzûli’nin Leylâ vü Mecnûn’unda Kays’ın Leylâ’sının aşkıyla divane olup düştüğü, masal olamayacak kadar gerçek Küçük Prens’in gezegenimize adımını attığı ilk kara parçası hani… Suya olan hasretiyle eşsiz bir karakteristik hal almış çöl denilen bu yere ayak basmak nasıl olurdu acaba?
İşte bu gizemli kara parçasını keşfetme arzusuyla, o hep filmlerde ya da belgesellerde gördüğümüz sarı sonsuzluğu gözlerimizle görebilme heyecanının birbirine karıştığı vakitler nisan ayıydı. Otelimiz aracılığıyla safari rezervasyonumuzu yapıp hava sıcaklığının biraz olsun azaldığı akşamüstü saatlerinde bizi almaya gelecek olan rehberimizi beklemeye başladık. Beyaz safari aracıyla gelen kavruk tenli, güleryüzlü rehberimizin ilk durağı bir benzin istasyonu oldu. Burada bütün ihtiyaçlarımızı gidermeliydik çünkü önümüzdeki birkaç saat bu mümkün olmayacaktı! Yaklaşık bir saatin ardından ulaştığımız yerde araçtan inerek kumda rahat ilerlemek amacıyla arabanın lastiklerinin havasını biraz indirdi. Yolculuğumuz ile ilgili detayları bu seyahati planlayanların heyecanını canlı tutmak açısından kendime saklamayı tercih ediyorum. Ancak şunu söylemeliyim ki, ben çölde sakin sakin bir yolculuk yapacağımızı zannederken kum tepelerinden hızla indiğimiz, arabaların arka arkaya adeta sörf yaptığı, kumların metrelerce havalandığı, araç içindeki müziğin son sese çıktığı, adrenalin ve kahkaha dolu eğlenceli saatler geçirdik. Akşamın sonunda otantik çadırların avlusunda yediğimiz leziz yemeğin ve görsel şölenin ardından uzanıp yıldızları izlemenin keyfi ise bambaşkaydı. Galiba bir çöl rüyası görmüştük.
Rüyadan uyanıp şehir merkezine dönmemiz uzun sürmedi. Bu şehirde sizi etkileyecek bir diğer şey de ihtişamlı yapılar! Abu Dabi’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Şeyh Zayed Camii de bu ihtişamın güçlü bir örneği. Burayı akşam ezanından hemen önce ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Böylelikle Şeyh Zayed Camii’nin hem gündüz hem de gece manzarasını görebilir, gözlerinize ışık ziyafeti sunabilirsiniz.
Adını Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucusundan alan camii 40.000 kişi alabilecek büyüklükte ve içinde dünyanın en büyük tek parça el dokuması halısını içinde saklıyor. Bu halının 1200 kadın tarafından 2 yılda dokunduğunu öğreniyor, avlunun el işi mozaik desenleriyle bezeli uçsuz bucaksız bembeyaz mermer zeminine baktıkça hayran oluyorum. Altın kaplama sütunlar ve bu ihtişam, kişiyi bazı manevi değerleri sorgulamaya itse de hayran olmamak elde değil. Altın deyince Emirates Palace’ı anmamak olmaz. Burası Abu Dabi’de lüks bir otel ve dekorasyonu yaygın olarak altın kullanılarak yapılmış, öyle ki otel içinde bir Altın ATM’si bile var ve buradan altın çekilebiliyor!
“Biraz da deniz keyfi yapalım, serinleyelim.” diyenlerdenseniz havaalanı yakınlarındaki Yas Adası’na ya da Corniche Plajı’na gidebilirsiniz. Yas Adası’nda özel bir plaj dışında alışveriş merkezleri, su parkı ve eğlenceli saatler geçirebileceğiniz “Ferrari World” bulunuyor. Corniche ise şehrin merkezinde bir caddenin adı… Bu caddede yürüyüş yapıp cafelerde keyifli vakit geçirebileceğiniz gibi denize girmek için halk plajını ya da özel plajı tercih edebilirsiniz. Tabii yanınızda yerel para birimi olan dirhemi bulundurmanızda fayda var. Yaz aylarında bu sahillerin bomboş olduğunu, deniz suyu sıcaklığının en az dışarısı kadar yüksek olduğunu da hatırlatalım. Zaten yaz döneminde Abu Dabi’de sokakta ve yürüyen insanlar görmek neredeyse olanaksız! Siz de sıcaklardan kaçarak şehirdeki pek çok alışveriş merkezinden birine sığınmak zorunda kalabilirsiniz.
Abu Dabi, Arap Yarımadası’nda en rahat gezebileceğiniz şehirlerden biri. Burada yaşayabileceğiniz tek sıkıntı internet kullanımı esnasında karşılaşabileceğiniz kısıtlamalar olacaktır. Sosyal medya kullanabiliyorsunuz ancak uygulamalar üzerinden görüntülü ya da sesli arama yapmanız ülkedeki internet sağlayacıları tarafından engelleniyor.
Son olarak, eğer benim gibi bir hurma sever iseniz buradan bol bol ve çeşit çeşit hurma alabilirsiniz. Ya da bunun için bir sonraki durağınız olan Dubai’yi de bekleyebilirsiniz!
Gözde Keskin