Felsefe, sanat, binlerce yıllık kentler, masmavi deniz, yemyeşil adalar ve tadına hayran bıraktıran dünyaca ünlü yemekler… Ne ararsanız bulabileceğiniz bir coğrafya: Yunanistan. Buraya gittiğinizde pek çok açıdan bize benzediklerini de göreceksiniz.
Kapıda vize, adalara vize serbestisi gibi uygulamalarla Yunanistan’ı ziyaret edenlerin sayısı gittikçe artıyor. Özellikle adalara yoğun bir rağbet söz konusu. Ancak bu ülke, adalardan ibaret değil. Yunanistan’ın köklü geçmişi onu yalnızca Ege’nin değil, aynı zamanda dünyanın en önemli merkezlerinden biri hâline getiriyor.
Biletini aldın ama henüz rotanı belirlemedin mi? Yunanistan’da nereler gezilir, merak mı ediyorsun? Öyleyse doğru yerdesin. Yunanistan yolculuğumuz başlıyor!
Yunanistan Nasıl Bir Yer?

Eğer daha önce Yunanistan’a gitmediysen muhtemelen soracağın ilk soru şu olacaktır: Yunanistan nasıl bir yer? Öncelikle Avrupa’nın kültür başkentlerinden biri olan Yunanistan, bir Avrupa Birliği ülkesi. Dolayısıyla ülkeye giriş yapmak için Schengen vizesine sahip olmanız gerekiyor. Ancak belirli adalar için günübirlik, bazı adalar içinse 15 günlük kapıda vize uygulamaları mevcut. Seferihisar, Bodrum, Marmaris ve Çeşme gibi ilçelerimizden Yunan adalarına deniz yoluyla geçiş yapmak mümkün. Her adada havalimanı olmadığı için bazı adalara hava yoluyla ulaşım sağlanamıyor. Atina ya da Selanik gibi şehirlere ise Schengen vizesi aldığın sürece hava, kara ya da deniz yoluyla ulaşım sağlayabilirsin.
Yunanistan’ın resmî dili Yunanca olsa da aslında ülkenin genelinde güçlü bir etnik çeşitlilik var. Dolayısıyla bazı bölgelerde Ermenice, Arnavutça ya da Türkçe konuşulduğuna tanık olabilirsin. En yoğun konuşulan yabancı dil ise İngilizce. Avrupa Birliği’ne girdikten sonra para birimini değiştiren Yunanistan, Euro para birimini kullanıyor. Avrupa Birliği’nin yedinci büyük şehri olan başkent Atina yaklaşık 3,5 milyonluk bir nüfusa sahip. Ülkenin toplam nüfusuysa 10,3 milyon.
Yunanistan, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişim noktasında bulunuyor. Balkan Yarımadası’nın güney ucunda yer alan ülke; kuzeybatıda Arnavutluk, kuzeyde Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, doğudaysa ülkemizle kara sınırlarına sahip. Yunanistan’ın doğusunda Ege Denizi, batısında İyon Denizi, güneyindeyse Akdeniz bulunuyor. Ülkenin en yüksek noktası, 2197 metrelik yüksekliğiyle “Tanrıların Evi” olarak adlandırılan Olimpos Dağı. 3000’den fazla adaya sahip olan Yunanistan, Akdeniz’in en uzun kıyı şeritlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Coğrafi özellikleri nedeniyle tarih boyunca ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan bu güzide Akdeniz ülkesi, zengin kültürel mirasıyla her zaman önemini korumuş.
Yunanistan hakkında bu kadar bilgi yeterli mi? Değil çünkü “Yunanistan’da nereye gidilir?” sorusunun cevabını verirken anlatılacak pek çok rota var. O hâlde gel; Yunanistan’ın tarihî yerlerine, şehirlerine, doğal güzelliklerine ve birbirinden güzel adalarına birlikte bir bakış atalım.
Yunanistan’ın Tarihî Yerleri
Tarihî bir yolculuğa çıktığınızda Yunanistan’da gezilecek yerlerin bir sınırı yok. Bölge çok köklü bir geçmişe sahip olduğundan tarihî yerlerini genellikle antik kentler, arkeolojik kalıntılar, kaleler ve manastırlar oluşturuyor. Yunanistan’ın hem ana karasında hem adalarda görebileceğin sayısız tarihî yer var. Atina Akropolisi ve Delphi Antik Kenti bunların başında geliyor olsa da bu iki önemli merkez Yunanistan’ın sahip olduğu kültürel değerlerin çok küçük bir parçası.
Yunanistan’ın tarihî eserleri yalnızca bu ülke için değil, aynı zamanda dünya çapında da önemli bir yer tutuyor. Çünkü bu mekanlar, pek çok medeniyetin geçmişini anlamaya yardımcı oluyor. Bu nedenle Yunanistan’ın tarihî yerleri arasında gezmek bugüne dek yaşadığın en etkileyici deneyimlerden biri olabilir.
Atina Akropolisi

Atina’nın kalbinde yükselen Akropolis, antik Yunan medeniyetinin izlerini taşıyan ve bugüne kadar varlığını sürdürmeyi başaran eşsiz mimari başyapıtlardan. “Yukarıdaki şehir” ya da “yüksek ve korunaklı bölge” anlamlarına gelen Akropolis, Atina’nın en yüksek tepelerinden birinde bütün ihtişamıyla yükselerek isminin hakkını veriyor.
Tarihi Neolitik Çağ’a kadar uzanan Akropolis’in gelişiminin MÖ 1700-1100 yıllarında varlığını sürdüren Miken Uygarlığı döneminde belirginleştiğine dair izler mevcut. Stratejik bir konumda bulunan Akropolis’in bu dönemde savunma amaçlı bir kale olarak kullanıldığı düşünülüyor. Kentin yeniden yapılanma süreciyse MÖ 5. yüzyılda Atinalı devlet adamı Perikles’in liderliğinde olmuş. Akropolis’in Perikles yönetiminde olduğu dönemde inşa edilen pek çok yapı olsa da bunlar arasında öne çıkanı tanrıça Athena Parthenos’a adanan Parthenon Tapınağı. Mimarlığını İktinos ile Kallikrates’in yaptığı bu eşsiz mimari harikanın kayıtlara geçen heykeltıraşıysa Phidias. Atina Akropolisi pek çok gezgine göre Yunanistan’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilen Akropolis’te ziyaret edebileceğiniz diğer önemli yapılarsa şunlar:
- Ziyaretçilerini etkileyici bir şekilde karşılayan anıtsal giriş kapısı Propylaea.
- Karyatidler olarak bilinen kadın figürlü sütunlarıyla ünlü, tanrıça Athena ve Poseidon’a adanan Erechtheion Tapınağı.
- Zafer tanrıçası Athena Nike’ye adanan, küçük ama zarif bir tapınak olan Athena Nike Tapınağı.
Delphi Antik Kenti

Parnassos Dağı’nın güneybatı yamaçlarında konumlanan Delphi Antik Kenti, antik Yunan dünyasının önemli dinî ve kültürel merkezlerinden biri. Burası tanrı Apollon’a adanmış kutsal bir alan. MÖ 8. yüzyıldan itibaren önemi artmaya başlayan kent, Roma İmparatorluğu dönemine kadar önemli bir merkez olarak kalmaya devam etmiş. Delphi, dünyanın dört bir yanından gelen bireyler, şehir devletleri ve krallıklar için bir kehanet merkezi olarak hizmet vermiş. 1987 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Delphi, arkeolojik kalıntıları ve zengin tarihî mirasıyla ziyaretçiler için cezbedici bir nokta. Ayrıca Yunanistan’ın en güzel yerleri arasında.
Antik Yunan mitolojisine göre tanrı Zeus, iki kartalını dünyanın merkezini bulmaları için zıt yönlere göndermiş. Bu iki kartalın buluştukları noktaysa Delphi olmuş. Bu nedenle Delphi “Gaia’nın Göbeği” yani dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş. Delphi Antik Kenti’ni ziyaret ettiğinizde görebileceğiniz diğer önemli yapılarsa şunlar:
- Kentin merkezinde konumlanan ve kehanetlerin verildiği kutsal mekân olan Apollon Tapınağı.
- Athena’ya adanan, dairesel yapısıyla dikkat çekici bir görünüme sahip olan ve kentin simgelerinden biri kabul edilen Athena Pronaia Tapınağı.
- Döneminde dinî ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan, yaklaşık 5.000 kişi kapasiteli antik tiyatro.
- Pythian Oyunları gibi atletizm müsabakalarının düzenlendiği Stadion.
Olimpia Antik Kenti

Yunanistan’ın Peloponnese bölgesinde bulunan Olimpia Antik Kenti, antik Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği merkez olması nedeniyle son derece önemli. MÖ 776’dan itibaren baş tanrı Zeus onuruna düzenlenen Pan-Helenik Olimpiyat Oyunları, MÖ 393 yılına kadar her dört yılda bir gerçekleştirilmiş.1989 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentte Zeus Tapınağı, Hera Tapınağı ve antik stadyum görülmesi gereken yapılar arasında. Buradaki Zeus Tapınağı, Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilen Zeus Heykeli’ne de ev sahipliği yapmış.
Antik dünyada dinin, kültürün ve sporun birleştiği bu önemli merkez, günümüzde arkeolojik kalıntıları ve tarihî mirasıyla önemini korumaya devam ediyor.
Meteora Manastırları

Meteora, Yunanistan’ın Teselya bölgesinde konumlanan, 11. yüzyıla dayanan tarihî manastırlarıyla ünlü bir yer. Yüksek kayalıkların zirvesine inşa edilen bu manastırlar, kendi dönemlerinde keşişlerin dinî yaşamlarını sürdürebilmeleri için izole alanlar sunmuş. 16. yüzyılda toplam 24 manastırın bulunduğu bölgede bugün yalnızca 6 adet aktif manastır bulunuyor. Yunanistan’ın dinî ve kültürel mirasının önemli bir parçası olan Meteora Manastırları, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor.
Knossos Sarayı
Girit Adası’nın kuzey sahilinde bulunan 1300 odalı Knossos Sarayı, MÖ 1700 civarında Minoslular tarafından inşa edilmiş. Sarayın labirent benzeri tasarımı Yunan mitolojisindeki Minator efsanesine ilham vermiş. Zaman içinde zeytinyağı, şarap ve kumaş ticaretiyle büyük zenginlik yakalayan Minoslular MÖ 1450 yılında Mikenler tarafından yenilgiye uğratılmış. Kayıp uygarlıklar olarak nitelenen Minos ve Miken medeniyetleri bugüne dek pek çok mite ve efsaneye de konu oldu.
Epidaurus Antik Tiyatrosu

Epidaurus Antik Tiyatrosu, MÖ 4. yüzyılda yapılan ve akustiğiyle ünlü olan etkileyici bir yapı. Tiyatronun akustik yapısı, en arka sıralarda bulunan izleyicilerin bile sesleri net bir şekilde duymasını sağlıyor. 14.000 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatro, Roma döneminde yapılan küçük eklemelerle günümüze kadar korunmuş. Ayrıca 1988 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Köklü bir geçmişe sahip olan Yunanistan’da gezebileceğin diğer tarihi yerleri ise aşağıda görebilirsin:
- Mystras Orta Çağ Kenti,
- Vergina Kraliyet Mezarları,
- Rodos Eski Şehri,
- Mykene Arkeolojik Alanı,
- Delos Adası,
- Korint Antik Kenti,
- Nafplio Kalesi,
- Sparta Antik Kenti,
- Philippi Arkeolojik Alanı.
Yunanistan’ın En Güzel Şehirleri
“Yunanistan’ın en güzel şehri hangisidir?” sorusuna verilebilecek tek bir yanıt yok. Yunanistan’da ziyaret edilebilecek pek çok şehir olsa da akla ilk gelenler Atina ve Selanik. Atina, Yunanistan’ın başkenti ve kültürel merkezi olması nedeniyle son derece önemli. Selanik ise özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün evinin burada olması nedeniyle Türk gezginler arasında popüler. Peki, Atina mı yoksa Selanik mi? Bu soruya net bir cevap verebilmek için öncelikle iki şehrin öne çıkan özelliklerine bakmak gerekiyor. Gelin, yolculuğumuza bu iki şehri tanıyarak devam edelim.
Atina
3400 yılı aşkın kayıtlı geçmişiyle dünyanın en eski kentlerinden biri olan Atina, demokrasi kavramının doğduğu yer olarak kabul ediliyor. Antik dünyaya damga vuran bu güçlü şehir devleti, Yunanistan’ın güneyindeki Attika bölgesinde yer alıyor. Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi dünyaca ünlü filozofların da yaşadığı yer olan Atina; felsefe, bilim ve sanat gibi alanlarda çok ciddi ilerlemelere ev sahipliği yapan, önemli bir şehir. Atina’nın zengin kültürel mirası şehrin her köşesine yayılmış durumda. Akropolis, Agora, Zeus Tapınağı ve ilk modern Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapan Panathinaiko Stadyumu başkent Atina’da bulunuyor.
Atina tarih boyunca olduğu gibi bugün de Yunanistan’ın finansal ve kültürel merkezi durumunda. Modern yapılar, canlı sokaklar ve yıl boyu devam eden kültürel etkinlikler şehrin tarihî dokusuyla iç içe geçmiş. Yunanistan’da gezilecek şehirlerin sayısı çok fazla olsa da başlangıç noktası olarak Atina’yı belirleyebilirsin.
Selanik

Thessaloniki ya da bizim bildiğimiz adıyla Selanik, Yunanistan’ın Atina’dan sonraki en büyük ikinci şehri. Yunanistan’ın Orta Makedonya bölgesinde yer alan şehir, ülke için önemli bir liman bölgesi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev de bu şehirde bulunuyor. MÖ 315 yılında Makedonya Kralı Kassandros tarafından kurulan şehir, ismini Büyük İskender’in kız kardeşi olan Thessalonike’den alıyor. Tarih boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının egemenliği altına girmiş olan Selanik, her dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezi olmayı başarmış.
Şehrin canlı kültürel hayatı özellikle Selanik Uluslararası Film Festivali ve Dimitria Festivali dönemlerinde çok daha hareketli geliyor. Şehirde gezebileceğin önemli yapılardan bazıları şunlar:
- 15. yüzyılda Osmanlı tarafından inşa edilen Beyaz Kule (Lefkos Pyrgos) şehrin simge yapılarından biri. Bu yapı günümüzde Selanik’in tarihini anlatan bir müze olarak hizmet veriyor.
- Şehrin önemli anıtlarından olan Galerius Kemeri (Kamara), dönemin Roma imparatoru Galerius’un 4. yüzyılda Perslere karşı aldığı zaferi anmak için inşa edilmiş.
- 4. yüzyılda dönemin Roma imparatoru Galerius tarafından bir Pagan tapınağı olarak inşa ettirilen Rotunda daha sonra kilise ve cami olarak kullanılmış. Bugünse anıt müze olarak hizmet veriyor.
- Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev olan Atatürk Evi, bugün bir müze olarak ziyarete açık.
Kavala
Palmiyelerle süslü Kavala, rengarenk bir liman kenti. Tepede konumlanmış bir kale, limanı yukarıdan süzüyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı su yolundan Bizans Dönemi’nden kalma kale ve surlara, kafelerin yan yana dizildiği sahil şeridine kadar son derece pitoresk bir şehir burası. Pastel renklere boyalı tablo gibi evleriyle Panagia Mahallesi, bir akşam yemeği yahut yemek sonrası yürüyüş için ideal. Şehirde yer alan ve limanı tepeden seyreden İmaret, 18 kubbeli harikulade bir yapı. 1817’de Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılan İmaret; şık döşenmiş odaları, orijinal şömineleri, üç avlusu ve geleneksel hamam deneyimiyle oldukça ilgi çekiyor. Kavala aynı zamanda Yunanistan’ın tatlı hamuru bougatsa’yı deneyebileceğiniz en güzel yerlerden biri.
Yunanistan’ın Doğal Güzellikleri
Tarihî yerleri gezdik. Peki, doğal güzellikleri keşfetmek için Yunanistan’da nerelere gidilir? Yunanistan, tarihî yapılarıyla ne kadar etkileyiciyse doğal güzellikleriyle de bir o kadar etkileyici. Ormanlar, dağlar, şelaleler, geçitler ve millî parklar doğaseverler için harika keşif noktaları sunuyor. Peki, Yunanistan’ın doğal güzellikleri arasında ziyaret edilmesi gerekenler hangileri? Etkileyici deniz manzaraları sunan, bazen de uzun yürüyüşler sonunda bir plaja açılan eşsiz doğal güzelliklerin keşfine başlıyoruz.
Atina Ulusal Bahçe
Başkent Atina’nın merkezinde, Parlamento Binası’nın hemen arkasında bulunan Atina Ulusal Bahçesi (Ethnikos Kipos), 1840 yılında Kraliçe Amalia’nın emriyle düzenlenen bir yeşil alan. 500’den fazla bitki türüyle zengin bir floraya sahip olan Atina Ulusal Bahçesi’nin içinde küçük bir hayvanat bahçesi de bulunuyor. Burası, barındırdığı yürüyüş yolları ve göletleriyle şehrin merkezinde doğayla iç içe olacağın bir alan. Eğer şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istersen şehir merkezinde gidebileceğin en ideal yer Atina Ulusal Bahçesi.
Olimpos Dağı Millî Parkı

Yunanistan’ın en yüksek dağı olan ve “Tanrıların Evi” olarak kabul edilen Olimpos Dağı’nı da kapsayan bu doğal alan ülkenin ilk millî parkı. 1938 yılında kurulan park, 1981’den bu yana UNESCO Dünya Biyosfer Rezervleri Listesi’nde yer alıyor. Yaklaşık 1700 bitki türüne ev sahipliği yapan park, Yunanistan’daki tüm bitki türlerinin yaklaşık %25’ine ev sahipliği yapıyor. Park içinde 32 farklı memeli ve 108 farklı kuş türünü gözlemlemek mümkün.
Çeşitli zorluk seviyelerine sahip yürüyüş parkurlarını içeren Olimpos Dağı Millî Parkı doğaseverler için harika bir rota. Özellikle dağın eteklerinden zirveye doğru ilerleyen Enipeas Vadisi popüler noktalardan biri. Bu rotayı takip ederken yalnızca arazi koşullarının değil, aynı zamanda iklimin ve bitki örtüsünün değiştiğine de tanık olabilirsin.
Olimpos Dağı’nın 2817 metre yüksekliğindeki zirvesi Mytikas, deneyimli dağcılar için bile son derece zorlayıcı. Eğer parkı keşfetmek için daha kolay rotalar ararsan Olimpos Dağı’nın eteklerindeki şelaleleri ziyaret edebilirsin. Zengin biyolojik çeşitliliği, mitolojik önemi ve etkileyici manzaralarıyla Olimpos Dağı Millî Parkı bugün Yunanistan’ın en dikkat çekici destinasyonlarından.
Samiriye (Samaria) Geçidi

Avrupa’nın en etkileyici doğa yürüyüşü rotalarından biri olan Samaria Geçidi, Girit Adası’nda bulunan Beyaz Dağları’ndan başlar ve 16 kilometrelik bir kanyon boyunca ilerleyerek Libya Denizi’ne ulaşır. Çam ve selvi ormanları, kristal berraklığındaki kaynak suları ve terk edilmiş köyleriyle UNESCO koruması altına da girmiş olan bu bölge, doğa ve tarih tutkunları için harika bir keşif rotası.
450’den fazla bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan Samaria Geçidi, E4 Avrupa Yürüyüş Rotası’nın bir parçası. Bu yürüyüş rotası boyunca çeşitli yaban hayvanlarıyla karşılaşman mümkün. Örneğin Girit Adası’na özgü kri-kri keçileri bunlardan biri. Geçit boyunca yürürken karşına çıkacak önemli destinasyonların listesiyse şöyle:
- 1200 metre rakımda konumlanan ve nefes kesici manzaralar sunan Xyloskalo.
- 1962 yılına dek tamamen izole bir yaşam süren Samaria Köyü.
- Kanyonun 3 metreye kadar daraldığı Portes adı verilen demir kapılar.
- Yürüyüş sonunda yorgunluğunu geride bırakıp denizin tadını çıkarabileceğin Agia Roumeli Plajı.
Eğer bu yürüyüş rotasını tamamlamak istersen en uygun zamanlar mayıs ve ekim ayları. Ayrıca yola erken saatlerde çıkmanda, rahat ayakkabılar giymende ve yanına bolca su almanda fayda var. Eğer tempolu yürüyen biriysen bu parkuru 6-7 saatte tamamlayabilirsin.
Kerkini Gölü
Kerkini Gölü, Avrupa’nın en önemli sulak alanlarından biri. 1932 yılında yapılan bir baraj sonucu oluşan bu göl, zaman içinde bir cennet hâline gelmiş. Kerkini Gölü civarında kuş gözlemciliği, tekne gezintileri ve bisiklet turları gibi ekoturizm aktiviteleri oldukça popüler. Kerkini Gölü çevresinde yaşayan 300’ü aşkın kuş türü bulunuyor ve bunların önemli bir kısmının nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Göl kenarında yürüyüş yaparken ya da bisiklet sürerken leylekler, pelikanlar ve karabataklarla sık sık karşılaşabilirsin.
Göl kıyısında ya da yakınlarında bulunan köyler huzurlu alanlar keşfetmek ve yöresel lezzetleri denemek için ideal. Kerkini Ormanı’nda yapabileceğin doğa gezintileri, karşına su zambaklarını ve kuş yuvalarını çıkarabilir. Ayrıca Kerkini Gölü’nde serinleyen su bufalolarını görürsen şaşırma. Eğer burada birkaç gece konaklamak istersen Ano Poria Köyü biraz daha gelişmiş bir yerleşim bölgesi. Bölgenin kendine has yoğurdu ve kazandibi tatlısı da denemeye değer lezzetlerden.
Petralona Mağarası
Halkidiki Adası’ndaki Petralona Köyü yakınlarında, Katsika Tepesi’nde bulunan Petralona Mağarası, Avrupa’nın en etkileyici ve önemli mağaralarından biri. Fosil bakımından zengin yapısı ve 700.000 yıl öncesine tarihlenen bir insan kafatasının mağara içindeki keşfi tüm dünyanın gözlerini buraya çevirdi. Yaklaşık bir milyon yıl önce meydana geldiği düşünülen mağaranın içindeki doğal oluşumlar görsel şölen yaratıyor. Mağara, içinde kırmızımsı boksit yatakları bulunduğu için yerel halk arasında Kırmızı Taş Mağarası olarak da anılıyor.
10.400 metrekarelik bir alana yayılmış olan Petralona mağarası geniş odaları, yüksek tavanları, havuzları, sarkıtları, dikitleri ve çeşitli kaya oluşumlarıyla dikkat çekici bir atmosfere sahip. 1959 yılında bir köylü tarafından keşfedilen bu mağara, erken çağlara dair önemli bilgiler veriyor. 1960’ta mağarada yapılan çalışmalarda 25-35 yaşlarına ait kafatası ve iskelet parçası bulunmuş. Yaklaşık 700.000 yıl öncesine dayanan kafatasının yakınlarındaysa bir milyon yıl öncesine ait ateş izleri keşfedilmiş. Mağaradan çıkarılan arkeolojik buluntular ve kafatasının replikası, mağaranın hemen yanındaki Petralona Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Petralona Mağarası’nda görülmesi gereken diğer önemli noktalar dev sarkıtların bulunduğu Büyük Salon, köklerin çatıyı delerek ağlar oluşturduğu Kökler Salonu ve 14 farklı hayvan kemiğinin yer aldığı Devler Salonu.
Yunanistan’ın En Güzel Adaları
“Yunanistan’ın turistik yerleri” şeklinde bir araştırma yapsanız muhtemelen karşınıza ilk olarak adalar çıkar: Sisam’dan Girit’e, Sakız’dan Korfu’ya, bu adalar Yunanistan’ın en ünlü yerleri. Yunanistan, birbirinden güzel özelliklere sahip çok sayıda adaya ev sahipliği yapsa da bunlar arasından Santorini, Rodos, Mikonos ve Meis’in öne çıktığını söyleyebiliriz. İki ülkenin hükûmetleri arasında yapılan anlaşma kapsamında Türk vatandaşları Ege Denizi’nde bulunan 10 Yunan adasına Yunanistan kapı vizesi uygulamasıyla giriş yapabiliyor. Bu adalar Sakız, Midilli, Kos, Meis, Rodos, Sisam, Simi, Kalimnos, Leros ve Patmos.
Yunanistan’ın turistik adaları hem ada sakinleri hem ülke ekonomisi açısından önemli bir yere sahip. Adaların neredeyse tamamında keşfedilecek pek çok şey bulunuyor. Şimdi gel, Yunanistan’ın birbirinden güzel adaları arasından öne çıkanlara birlikte bakalım.
Santorini Adası

Ege’nin en etkileyici manzaralarından birine sahip olan Santorini Adası, her yıl yaklaşık 1 milyon turisti ağırlıyor. Kiklad Adaları’nın bir parçası olan ada, Ege Denizi’ne bakan yamaçlara sıralanmış beyaz badanalı, mavi çatılı evleri ve begonvilleriyle ünlü. Santorini adasında romantik bir tatil yapan balayı çiftlerini de, sırt çantalı gezginleri de görmek mümkün.
MÖ 1450 yılları civarında yaşanan volkanik patlama, adaya hilal şeklinde bir görünüm kazandırmış ve tam ortasında bugün “kaldera” olarak adlandırılan bir çöküntü oluşturmuş. Kalderanın merkezinde bulunan Palea Kameni ve Nea Kameni adacıklarında binlerce yıl önce yaşanan volkanik patlamanın izleri hâlâ görülebiliyor. Özellikle Nea Kameni’de bulunan lav kayaları adayı ziyaret eden turistlerin uğrak noktalarından.
Santorini Adası her ne kadar iklimi kurak olsa da son derece lezzetli ürünlere sahip. Örneğin az suyla yetişen küçük domatesler aromatik özellikleriyle öne çıkıyor. Adanın en meşhur lezzetiyse volkanik topraklarda yetişen üzümlerden elde edilen şaraplar.
Rodos Adası
Rodos Adası, Ege Denizi’nde bulunan On İki Adalar’ın en büyüğü. Özellikle Marmaris’ten kolaylıkla ulaşılabilen Rodos, hem tarihî hem doğal güzellikleriyle önemli bir destinasyon. Adayı turistik bir lokasyon hâline getiren şey, yalnızca turkuaz yeşili suları değil, aynı zamanda en iyi korunmuş Orta Çağ kentlerinden olan Rodos Eski Şehri. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan bu tarihî bölgenin Şövalyeler Caddesi ve Büyük Üstadlar Sarayı gibi yapıları bugün hâlâ ziyaretçilerini etkilemeye devam ediyor. Adanın kültürel ve tarihî mirasıysa Rodos Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Beyaz badanalı evleri ve dar sokaklarıyla Lindos Köyü, adanın en dikkat çekici bölgelerinden. Köyün hemen tepesinde bulunan antik Akropolis ise harika bir manzaraya sahip. Eğer adanın hareketli gece hayatını keşfe çıkmak istersen burada ilgini çekebilecek pek çok eğlence mekânı bulabilirsin.
Elbette Rodos Adası’nın berrak sularına kendini bırakmadan olmaz. Anthony Quinn Koyu, Tsambika Plajı ve Faliraki Plajı turistlerin yüzmek için akın ettiği noktalardan. Prasonisi Adası ise özellikle rüzgâr sörfü ve kitesurf tutkunlarının vazgeçilmez adresi.
Mikonos Adası

Ege Denizi’nin ortasında konumlanan Mikonos Adası, doğal güzelliklerin arasında lüks bir tatil arayanların popüler adreslerinden. Adanın merkezinde yer alan Hora bölgesi; beyaz badanalı evleri, daracık taş sokakları ve masmavi pencereleriyle adanın karakterini yansıtıyor. Denize sıfır renkli balkonları ve eşsiz gün batımı manzarasıyla Küçük Venedik bölgesiyse romantik bir atmosfer sunuyor.
Mikonos Adası, plajları ve hareketli eğlence hayatıyla da ünlü. Özellikle Paradise ve Super Paradise gibi plajlar, sabahın erken saatlerinde başlayan ve geceye dek devam eden sahil partilerine ev sahipliği yapıyor. Ornos ve Psarou gibi koylarsa daha sakin bir tatil arayanlar için ideal. Mikonos’un komşusu olan ve kısa bir tekne yolculuğuyla ulaşılabilen Delos Adası ise antik kalıntıları ve mitolojik geçmişiyle tarih meraklılarının ilgisini çeken bir destinasyon.
Meis Adası

Yunanistan’da renkli ve sakin bir ada olan Meis, hemen karşısındaki Kaş kıyılarına yalnızca 6 kilometre uzaklıkta. Yaz aylarında turistlerle kalabalıklaşan ve kış aylarında sakinleşen Meis Adası, renkli binalardan oluşan bir sahil hattına ve berrak sulara sahip. Kaş’tan kalkan feribotlarla yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonunda bu adaya ulaşabilirsin. Adada taze deniz ürünlerini ve yerel içecekleri deneyebilir, deniz kıyısındaki tavernalarda Yunan kültürünü yakından tanıyabilirsin.
Yunanistan’da Yapılacak Aktiviteler
Yunanistan özellikle yaz aylarında bir açık hava etkinlik alanı gibi. Burada tarihî yapıları gezmekten denizin tadını çıkarmaya, millî parklarda huzur bulmaktan tekne gezilerine katılmaya kadar yapabileceğin çok sayıda etkinlik var. Yunanistan seyahatin öncesinde aşağıdaki etkinlikleri inceleyebilir ve hangilerini yapmak istediğine şimdiden karar verebilirsin!
Antik Kentleri ve Arkeolojik Kalıntıları Keşfetmek
Yunanistan, sahip olduğu antik kentleri ve tarihî kalıntılarıyla ziyaretçilerine eşsiz bir kültürel deneyim sunuyor. Atina’da bulunan Akropolis, Parthenon Tapınağı ve Agora gibi yapılarla antik dünyayı keşfe çıkabilirsin. Girit Adası’nda bulunan Knossos Sarayı’nı ziyaret ederek Minos uygarlığının izlerini sürebilirsin. Rodos Adası’nda bulunan antik kalıntılar ve Orta Çağ’dan kalma yapılar, tarihseverler için büyüleyici bir deneyim vadediyor. Dilersen Yunanistan’da bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan yapıların ya da doğal güzelliklerin bir rotasını çıkarabilir, Yunanistan seyahatinde bu rotayı takip edebilirsin.
Geleneksel Lezzetleri Denemek
Aslında Yunan mutfağı ve Türk mutfağı büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. Tıpkı Türk mutfağı gibi Yunan mutfağı da zeytinyağı, taze sebzeler ve aromatik otlarla zenginleşiyor. Örneğin Türkiye’deki kebabı andıran souvlaki, şişe geçirilen etlerin ızgarada pişirilerek servis edildiği bir sokak lezzeti. Yoğurt, salatalık ve sarımsakla hazırlanan tzatziki bizim mutfağımızda bulunan cacığa çok benzeyen bir meze.
Ancak Yunanistan’ın kendisine özgü lezzetleri olduğunu söylemek de mümkün. Örneğin Selanik mutfağına özgü bir lezzet olan bougatsa denenmeye değer. Bu börek türünün içinde peynir, kıyma ve tatlı krema bulunuyor. Ayrıca Yunanistan seyahatin sırasında domates, feta peyniri ve zeytinyağıyla hazırlanan dakos salatasını deneyebilirsin. Ya da yolun Peloponez bölgesine düşerse saganaki adı verilen kızarmış peynirin tadına bakabilirsin.
Yunan Kültürünü Keşfetmek
Yunanistan’ın neresine gidersen git, Yunan ezgilerinin çalındığı ve Yunan danslarının yapıldığı tavernalar ya da eğlence mekânları bulabilirsin. Bu da Yunan kültürüyle tanışmanın en iyi yollarından biri. Yunan halk dansları arasında yer alan sirtaki, kalamatianos ve hasapiko gibi renkli ve enerjik dansları izleyerek hatta bu danslara katılarak unutulmaz anılar biriktirebilirsin.
Yıl Boyu Düzenlenen Festivallere Katılmak
Yunanistan yıl boyu pek çok festivale ev sahipliği yapıyor. Aşağıdaki festivaller arasından katılmak istediklerini belirleyebilir, Atina uçak bileti alırken seyahat tarihini buna göre seçebilirsin.
- Atina ve Epidaurus Festivali: Yunanistan’ın antik tiyatrolarında dans, müzik ve tiyatro performanslarının sergilendiği festival, ülkenin en büyük sanat festivali olma özelliği taşıyor. Haziran ve ağustos dönemlerinde düzenlenen festivale büyük bir uluslararası katılım söz konusu.
- Rodos Uluslararası Müzik Festivali: Uluslararası klasik müzik sanatçılarının katıldığı festival, temmuz ayında düzenleniyor.
- Santorini Bienali: Eylül ayında düzenlenen ve ağırlıklı olarak çağdaş sanatçıların katıldığı bienal, yaratıcılığın sınırlarını zorlayan eserlere ev sahipliği yapıyor.
- Selanik Film Festivali: Yunanistan’ın en prestijli film festivali. Kasım ayında düzenlenen festivalde ulusal ve uluslararası filmlerin gösterimi yapılıyor.
- Patras Karnavalı: Şubat ayında düzenlenen bu etkinlik, aynı zamanda Yunanistan’ın en büyük karnavalı. Bu karnaval, renkli geçit törenlerine ve geleneksel danslara ev sahipliği yapıyor.
- Naxos Festival: Temmuz ve ağustos aylarında düzenlenen festivalde müzik, dans ve tiyatro etkinlikleri yapılıyor.
- Heraklion Festivali: Haziran ve temmuz aylarında Girit Adası’nda düzenlenen festivalde Yunan geleneksel müziği konserleri ve modern sanat etkinlikleri yapılıyor.
Her ne kadar Yunanistan için geniş bir rehber hazırlasak da bir şeylerin eksik kaldığını biliyoruz. Çünkü her köşesi bambaşka bir kültürel miras ve doğal güzellikle çevrili olan bu geniş coğrafya, ne anlatarak ne gezilerek bitirilebilecek gibi… Ama eğer “yeterince vaktim var ve Yunanistan’ın her köşesini görebileceğim uzun bir seyahat planlamak istiyorum” diyorsan Yunanistan otelleri arasından seçimini yaparak rezervasyonunu şimdiden oluşturabilirsin.