Koyu Mod Açık Mod
Koyu Mod Açık Mod

Tatlı Bir Fransız Öpücüğü: Makaron

Ne Eyfel Kulesi ya da Sen Nehri, ne moda başkenti olması, ne de kafeleri… Aşkın şehri Paris’in adı anılınca sayılacak pek çok şey olsa da çoğu kişi için son yıllarda ilk akla gelen makaron… En basit tarifiyle badem unundan yapılan iki yuvarlak beze arasında dolgu kremasından oluşan bu renkli küçük tatlılar, gurme gezginlerin dilinden düşürmediği tutkulu bir lezzete dönüştü adeta… Cezbedici canlılıktaki renkleri, lezzet eşleştirmeleri, albenili kutuları ile kurabiyeden çok bir oyuncağa benzeyen makaronlar, sanki bir çizgi filmden ya da masal kitabından fırlamış gibi gelmiyor mu size de? İnsanın içindeki çocuğu kışkırtıyor, heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor. Belki de bu yüzden dünyadaki en çekici tatlılar listesinde ilk sıralarda yer alıyor.

O Aslında Bir İtalyan!

Biz yeni tanışmış olsak da makaronun hikayesi çok daha eskilere dayanıyor. İlginç olan, adı Fransa ile özdeşleşse bile makaronun aslında bir İtalyan olması. İsminin de İtalyanca “maccarone” sözcüğünden geldiği söyleniyor. Bilinene göre makaron asırlar önce en yalın haliyle İtalyanların yaptığı bir kurabiyeymiş. Badem unu, şeker ve yumurta akının birleşiminden oluşan, bizdeki acıbadem kurabiyesini andıran bu mütevazı tatlının dönüşümü ise 1500’lü yıllara uzanıyor. Floransalı soylu bir ailenin kızı Catherine de Medici’nin, Fransa Kralı II. Henry ile evlenerek Fransa’ya yerleşirken kendi aşçılarını da saraya getirmesi, İtalyan lezzetinin ülkeye taşınmasını sağlamış.

Makaronun bugünkü şeklini alması ise 20. yüzyıla denk geliyor. Paris’te adı makaronla birlikte anılan ilk adres olan meşhur pastane Ladurée’un ortakları arasında bulunan Pierre Desfontaines, çikolata ve kremadan oluşan bir sosla (ganaj) makaronları birleştirmiş ve iki kat kurabiye arası kremadan oluşan haliyle makaronun günümüzdeki formu ortaya çıkmış. İlerleyen yıllarda işin içerisine çikolata dışında kahve, portakal, fıstık, gül, orman meyveleri, vanilya, karamel gibi aromalar girmiş; en fosforlusundan pembe, yeşil, sarı, turuncu, mor gibi gıda boyaları ile de makaron şenlikli bir lezzet çeşitlemesine dönüşmüş.

Bir Kutu Mutluluk…

“Altı üstü bir kurabiye, neden bu kadar abartılıyor?” diye düşünüyorsanız, henüz bu lezzeti kendi topraklarında tatmamışsınız demektir! İşte Paris gezinizde makaronun en güzel halleriyle tanışmak, yeni bir aşka yelken açmak ve birbirinden gösterişli kutularda sevdiklerinizle paylaşmak için mutlaka uğramanız gereken 3 adres:

Ladurée: Orijinal makaronun yaratıcısı olan pastane elbette bu lezzetin tadılabileceği en önemli adres. Çikolatadan portakal çiçeğine, vanilyadan meyan köküne makaronun envai çeşidini bu tarihi mekanda deneyebilirsiniz.

Pierre Herme: Ladurée’un pasta şeflerinden biri olarak ünlendikten sonra kendi ismiyle dükkanını açan Pierre Herme, makarona kendi kişisel dokunuşunu katarak bir adım daha öteye taşıyor. Herme’nin makaronları pürüzsüz ve kalın ganaj kreması, keki andıran bezeleri ve farklı lezzet kombinasyonlarıyla denemeye değer!

Gérard Mulot: Paris’in ünlü pastanelerinden bir diğeri olan dükkan, daha tombik formda, mevsime özgü malzemelerle yapılan makaronlarıyla öne çıkıyor.

Önceki Yazı

Norveç’te Bir Balayı Rotası

Sonraki Yazı
Kahve

Kahvenizi Nasıl Alırsınız?