Binlerce yıllık bir geçmişin, mitolojik anlatıların, antik tiyatroların ve gün batımına karşı yükselen sütunların sahnesi: Side. “Side nereye bağlı?” diye merak ediyorsan burası Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı tarihî bir kıyı beldesi. Side Antik Kenti’nden Aspendos Tiyatrosu’na, masmavi plajlardan yemyeşil kanyonlara, modern Side otellerinden geleneksel Yörük kültürünü yaşatan müzelere kadar sayısız durak var.
Side’ye yolun düştüğünde keşfetmen gereken yerleri merak ediyorsan bu rehberimize göz atabilirsin. Bavulunu hazırladıysan Antalya Side’de gezilecek yerleri birlikte keşfe çıkıyoruz!
Side Antik Kenti

Side Antik Kenti, “nar” anlamına gelen adından da anlayacağın gibi bereketin, yaşamın ve kültürün binlerce yıldır iç içe geçtiği bir yer. Side, MÖ 7. yüzyıla uzanan geçmişiyle Antalya’nın Manavgat ilçesindeki tarihî yarımada Pamfilya’nın en önemli liman kentlerinden.
Yaklaşık 400 metrelik bir alanda, kent surlarından geçip Büyük Kent Kapısı’ndan içeri girdiğinde hemen sağında uzanan Kolonnel Caddesi seni bir zaman yolculuğuna çıkaracak. Sütunlarla çevrili bu cadde, seni antik kentin kalbine yani agora, anıtsal çeşme, hamamlar ve görkemli antik tiyatroya ulaştıracak. Side’nin belki de en büyüleyici yönü, antik kalıntıların bugünkü yerleşimle iç içe olması.
Apollon Tapınağı
Side’de gün batımını izlemek için tek bir yer seçecek olursan hiç düşünmeden Apollon Tapınağı’na gidebilirsin. Denize sıfır konumda yer alan tapınak, seni hem tarihiyle hem atmosferiyle büyüleyecek. Tapınak, MS 2. yüzyılda, Roma döneminde ışığın, sanatın ve kehanetin tanrısı Apollon adına inşa edilmiş. Antik kentin liman kısmında yer alan Apollon Tapınağı, hemen yanında bulunan Athena Tapınağı’yla birlikte kutsal bir alanın parçası. Bir zamanlar burada tanrıları onurlandırmak için ritüeller düzenlenirmiş.
Tapınağın denize karşı yükselen korint başlıklı sütunları, 1990’lı yıllarda yapılan restorasyonla birlikte yeniden ayağa kaldırılmış. Özellikle güneş batarken sütunların arasından sızan ışık, seni hem romantik hem mistik bir dünyaya davet edecek.
Side Antik Tiyatrosu

Side sokaklarında yürürken gözünü devasa bir yapının kalıntıları alırsa doğru yerdesin: Side Antik Tiyatrosu! MS 2. yüzyılda, Roma döneminde inşa edilen bu etkileyici yapı, seni binlerce yıl öncesinin coşkulu kalabalıklarıyla tanıştırmaya hazır. Yaklaşık 17.000 kişilik kapasitesiyle Pamfilya’nın en büyük tiyatrolarından olan bu alan, yapım tekniğiyle de dikkat çekiyor.
Oturma bölümlerinin bir kısmı doğal yamaca yaslanmışken üst bölümler tonozlar üzerine oturtulmuş. Bu da onu diğer Anadolu tiyatrolarından ayıran önemli bir fark. Üç katlı sahne binasında şarap ve eğlence tanrısı Dionysos’un yaşamına dair kabartmalar bulunuyor. Bir zamanlar burada tiyatro oyunları sahneleniyor, gladyatör dövüşleri izleniyor hatta orkestra kısmındaki su kanalları sayesinde su oyunları bile düzenleniyormuş.
MüzeKart ile girişi ücretsiz olan Side Antik Tiyatrosu’nu sabah 08.00 ile akşam 21.00 arasında ziyaret edebilirsin. Buraya sabahın erken saatlerinde gitmeni öneririz. Çünkü hem daha serin oluyor hem kalabalık başlamadan o tarihî atmosferi daha derinden hissedebilirsin.
Side Müzesi
Side’yi hissederek keşfetmek istiyorsan rotana Side Müzesi’ni mutlaka eklemelisin. Burası seni taşlar arasından çıkan hikâyelerle tanıştıracak özel bir durak. Side Müzesi, antik kentin agora hamamı olarak kullanılan yapısının restore edilmesiyle 1960’lı yıllarda ziyarete açılmış.
Türkiye’de bir köyde kurulan ilk müzelerden olma özelliğini taşıyan Side Müzesi’nin koleksiyonu son derece zengin. Müze; Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait heykeller, lahitler, kabartmalar, cam eşya, yazıtlar ve sikkelerle dolu. Her bir eser, bir dönemin yaşamına, inançlarına ve sanat anlayışına ışık tutuyor.
Müze binasının kendisi de başlı başına bir tarihî eser olduğu için içeriye adım attığın anda zamanın akışı biraz yavaşlıyor. Tarihî keşif yapabileceğin bu müzeye girişler, MüzeKart ile ücretsiz. Side Müzesi’ne haftanın her günü 08.30-21.00 arasında gidebilirsin.
Manavgat Şelalesi

Sıcacık Akdeniz güneşinin altında biraz serinlemeye ne dersin? Side’ye sadece 8 kilometre uzaklıkta yer alan Manavgat Şelalesi hem nefes alabileceğin hem güzel vakit geçirebileceğin bir rota. Yüksekliği belki sadece 4-5 metre ama şelalenin genişliği ve coşkusu bu manzarayı büyüleyici kılıyor. Fotoğraf çekmeyi seviyorsan burası “o kareyi” yakalayacağın noktalardan olabilir.
Çevresinde piknik alanları, yürüyüş yolları, çay bahçeleri, restoranlar ve hediyelik eşya dükkânları bulunuyor. İstersen şelalenin serin gölgesinde dinlenebilir istersen nehir kenarında yürüyüşe çıkabilirsin. Side’de akşam gezilecek yerler arıyorsan saat 20.00’ye kadar giriş yapılabilen Manavgat Şelalesi’ni listene ekle. Şelaleye giriş için 2025 yılı itibarıyla 50 TL ödemen gerekiyor.
Athena Tapınağı
Side sokaklarında yürürken bir anda kendini mitolojinin kalbinde bulmaya hazır mısın? Antik kentin liman bölgesinde, Apollon Tapınağı’nın hemen yanı başında yükselen Athena Tapınağı, Side’nin baş tanrıçasına adanmış en önemli yapılarından. MS 2. yüzyılda inşa edilen bu tapınak, yüzyıllar önce bir ibadet mekânı olmanın ötesinde kentin koruyucusu olan Athena’nın gücünü ve Side halkı için taşıdığı anlamı da yansıtıyor.
Tapınağın günümüze ulaşan kalıntıları, Apollon Tapınağı’na göre daha az olsa da etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiş değil. Her bir taş, tarihten bir kesit gibi seni içine çekecek. Apollon ile Athena’nın kutsal alanlarının yan yana oluşuysa bu bölgeyi manevi ve kültürel açıdan daha da önemli hâle getiriyor.
Side Limanı
Side’nin uç noktasında, Apollon ve Athena Tapınakları’nın hemen yanı başında uzanan Side Limanı bir zamanlar Pamfilya’nın en önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Antik çağlarda uzak diyarlardan gelen teknelerin uğrak noktası olan bu liman, geçmişin izlerini günümüze taşıyarak yatlara, balıkçı teknelerine ve gezi teknelerine ev sahipliği yapıyor.
Gün batımında yürüyüş yapmak, sahil boyunca sıralanmış kafelerde Akdeniz esintisi eşliğinde dinlenmek veya limandan kalkan tekne turlarına katılmak için harika bir adres. Hem tarih hem deniz havası bir arada olsun diyorsan Side Limanı seni bekliyor.
Side Plajı
Side merkez çarşıda yürüdükten sonra denize girip serinlemeye ne dersin? Side’nin merkezinde yer alan ve “Küçük Plaj” olarak da bilinen Side Plajı, bu eşsiz deneyimi sana sunacak. Altın sarısı kumları ve sığ deniziyle özellikle çocuklu ailelerin gözdesi olan bu plaj, gün boyu huzurlu vakit geçirmek isteyenler için birebir.
Hem merkezî konumda olması hem çevresindeki tesislerin sunduğu olanaklar sayesinde keyifli ve konforlu bir plaj deneyimi vadediyor. Sabah antik kenti gezip ardından hemen kıyısındaki bu plajda serin sulara kendini bırakmak kulağa hoş geliyor, değil mi?
Side Plajı, denizin ve kumun yanı sıra tarihle iç içe bir manzara da sunuyor. Güneşlenirken arka fonda antik sütunlar ve taş yapılarla çevrili olmak Side’ye özgü bir tatil anısı olarak hafızana kazınacak. Denizin ve tarihin birleştiği bu özel noktayı listenin üst sıralarına almayı unutma! Plajın tadına doymak istersen çevredeki Side otellerini tercih edebilir, birkaç gün konaklayarak serin suların keyfini sürebilirsin.
Titreyengöl

Adını hafif rüzgârda titreyen yüzeyinden alan Titreyengöl, Side’ye sadece 7-8 km mesafede, Sorgun bölgesinde yer alıyor. Yaklaşık 3000 metrekarelik alana yayılan bu göl, Manavgat Nehri’nin bir kolunu oluşturuyor. Burası doğayla baş başa kalmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Üstelik göl kenarında kafe ve konaklama seçenekleri de mevcut. Sakinliğin ta kendisi olan Titreyengöl çevresinde yürüyüş yapmak Side’de yapılacaklar listesine mutlaka eklenmeli!
Aspendos Tiyatrosu

İlk adımını attığında taşların fısıltısını duyabileceğin bir yer: Aspendos Tiyatrosu. Side’ye yaklaşık 40 km uzaklıkta, zamana meydan okuyan bu yapı, Roma İmparatorluğu döneminden kalma. Mimar Zenon’un yaptığı bu tiyatro, tanrılara ve imparator ailesine adanmış. Harika bir akustiğe sahip olan sahnesiyle bugün bile canlı performanslara ev sahipliği yapıyor.
Aspendos; yukarı doğru dizilmiş oturma sıraları, sahne binasının zarafeti ve dağ manzarasına açılan boşluklarıyla klasik bir gezi noktası değil, âdeta bir zaman tüneli. Eğer “Bir yapı sadece taştan ibaret değildir.” diyorsan burayı Manavgat Side’de gezilecek yerler listene ekleyebilirsin. Sabah 08.00 ile akşam 21.00 arası ziyaret edebileceğin Aspendos Tiyatrosu’na giriş ücreti 2025 yılı için 650 TL. Ancak MüzeKart sahibiysen alana giriş ücretsiz.
Köprülü Kanyon Millî Parkı
Serin suların coşkuyla aktığı, çam ağaçlarının gölgesinde zamanın yavaşladığı bir yer: Köprülü Kanyon Millî Parkı. Side’ye yaklaşık 60-70 km uzaklıkta yer alan bu doğa harikası, Türkiye’nin en popüler rafting rotalarından biri. Yaklaşık 14 kilometrelik kanyon boyunca sana Köprüçay Irmağı eşlik edecek. Burası rafting dışında doğa yürüyüşü, kamp ve kaya tırmanışı gibi pek çok aktivite için de ideal. Suyun sesiyle yarışan kuş cıvıltıları, gökyüzüne uzanan ağaçlar ve yaban hayatın izleri arasında yürüyüş yapmak bambaşka bir deneyim.
Tarihe meraklıysan kanyonun içinden geçen ve hâlâ sapasağlam ayakta duran Oluk Köprü de mutlaka ilgini çekecek. Üstelik giriş ücretsiz! Sadece katıldığın etkinlikler için ödeme yapman yeterli. Köprülü Kanyon; zengin bitki örtüsü, endemik türleri ve nefes kesici manzaralarıyla hem macera arayanlara hem huzur peşinde olanlara kucak açıyor.
Kolonnel Cadde
Side Antik Kenti’nin kalbinde yürürken kendini bir anda Kolonnel Cadde üzerinde bulabilirsin. Burası antik dönemde şehrin ana arteriymiş. Her iki yanını süsleyen sütunlu revaklar arasında dükkânlar, atölyeler ve gündelik yaşamın izleri sıralanıyor. Cadde, büyük kent kapısından başlayarak agoraya kadar uzanıyor. Mermer taşlarla döşenmiş bu yolun çevresinde hamamlar, çeşmeler ve kamu yapıları da yer alıyor. Cadde boyunca yürüdükçe geçmişin ritmini adım adım hissedeceksin.
Kent Surları
Side Antik Kenti’ne adım attığında seni ilk karşılayan yapılardan biri, etkileyici kent surları olacak. Bu surlar yalnızca bir sınır çizgisi değil, yüzyıllar boyunca şehri koruyan güçlü bir savunma hattı. Helenistik dönemden günümüze uzanan bu taş yapılar, zamanla Roma ve Bizans dönemlerinde de onarılıp güçlendirilmiş.
Özellikle kara tarafında yer alan surlar ve kuleler bugün hâlâ dimdik ayakta. Duvar boyunca yürüyerek hem geçmişin izini sürebilir hem Side’nin mimari mirasını yakından inceleyebilirsin. Surlar, şehri hâlâ koruyor gibi sessizce bekliyor. Sen de bu taşların ardında saklı hikâyelere kulak vermeye ne dersin?
Büyük Kent Kapısı
Side Antik Kenti’ne karadan gelenlerin ilk durağı: Büyük Kent Kapısı. Diğer adıyla Kara Kapısı olarak da bilinen bu görkemli giriş, Helenistik dönemde inşa edilip iki kuleyle güçlendirilmiş. Kapının ardından gelen geniş avlu ve yakınındaki Anıtsal Çeşme, kente gelenleri etkileyici bir atmosferle karşılıyor. Bugün hâlâ ayakta olan kalıntılarıyla bile ihtişamını hissettiren kapıdan geçerken antik Side’ye adım attığını tüm hücrelerinde hissedebilirsin.
Devlet Agorası
Ticaretin kalbinin attığı agoranın bir de resmî kardeşi var: Devlet Agorası. Side’nin yönetim merkezi olan kare planlı bu alan; çevresindeki sütunlu revaklar, toplantı alanları ve resmî yapılarla bir zamanlar şehrin en ciddi kararlarının alındığı yermiş. Ortasındaki yapınınsa imparatorluk kültüne adanmış bir tapınak olduğu düşünülüyor. Bugün bu alanda dolaşırken antik dünyanın karar alma süreçlerine ev sahipliği yapmış bir meydanda yürüdüğünü bilmek bile büyüleyici.
Anıtsal Çeşme (Nymphaeum)

Anıtsal Çeşme, Side’nin girişinde seni geçmişin görkemiyle karşılayan ilk yapılardan. Bu yapı, dönemin estetik anlayışını ve mühendisliğini yansıtan bir sanat eseri. Roma dönemine tarihlenen bu üç katlı çeşme; sütunları, kabartmaları ve önündeki büyük havuzla etkileyici görünüyor. Manavgat Nehri’nden kemerlerle getirilen suyun burada kente dağıtıldığı biliniyor. Heykellerinin çoğu Side Müzesi’nde sergilense de kalıntıların bugünkü hâli bile sana geçmişin görkemini fazlasıyla hissettirecek.
Vespasianus Anıtı
Side’nin taş sokaklarında gezinirken bir köşede başını yukarı kaldırdığında seni tarihi dönemlerin ilk zamanlarından kalma bir yapı karşılayacak. İmparator Vespasianus’un onuruna MS 74’te inşa edilen Vespasianus Anıtı’nın kapı mı yoksa çeşme mi olduğu hâlâ tam bilinmiyor. Ancak bu kalıntılar, o dönemin Roma etkisini net biçimde yansıtıyor. Belki sadece birkaç parça taş kalmış olabilir ama her bir taşın altında bir imparatorluk anısı yatıyor.
Agora (Ticaret Agorası)
Side Antik Kenti’nin tam ortasında geçmişin alışveriş ve buluşma noktası seni bekliyor: Ticaret Agorası. Eskiden burası sosyal hayatın nabzının attığı yermiş. Etrafı sütunlu revaklarla çevrili kare planlı bu geniş alan, dükkânlar ve tezgâhlarla dolup taşarmış. Agoranın ortasında ise şehrin refahını simgeleyen bir tapınak yükseliyor: Şans tanrıçası Tykhe’ye adanmış kutsal bir yapı. Hemen yanı başında da dikkat çekici bir detay daha var: Latrina yani antik tuvaletler. Agoranın taş zemininde yürürken burada alışveriş yapan ve sohbet eden insanları hayal etmemek elde değil.
Side Sualtı Müzesi
Tarihin izini bu kez denizin derinliklerinde süreceksin! Hazır mısın? Türkiye’nin ilk su altı müzesi olan Side Sualtı Müzesi seni denizin metrelerce altına, bambaşka bir keşfe davet ediyor. 2015 yılında açılan bu etkileyici müze, Side açıklarında farklı derinliklere yerleştirilmiş 100’den fazla heykelden oluşuyor. Heykellerin her biri özel temalara sahip: Kurtuluş Savaşı, Mevlana ve semazenler, mitolojik tanrılar, deve kervanları… Yani müze hem Anadolu kültüründen hem evrensel anlatılardan izler taşıyor.
Sadece dalış yaparak görülebilen bu müze, aynı zamanda deniz canlıları için yapay resif görevi görüyor. Eğer dalış belgen varsa bu deneyimi kaçırmamanı öneriyoruz. Dalış belgen yoksa yetkili dalış merkezleriyle deneme dalışları da yapabilirsin.
Side Büyük Plaj
Side’nin doğusunda uzanan Büyük Plaj, tarih ve deniz tatilini birleştirmek isteyenler için harika bir durak. Altın sarısı kumları, geniş sahil şeridi ve genellikle dalgasız deniziyle özellikle çocuklu ailelerin gözdesi. Plaj boyunca sıralanan şezlong ve şemsiyeler, beach kafeler ve su sporları alanları sayesinde burada konfor ön planda. Gün boyu hem serinleyip hem Side’nin büyülü atmosferini hissetmek istiyorsan adresin belli.
Kumköy Plajı

Side’nin batısında, Kumköy beldesinde yer alan bu plaj, aile dostu atmosferiyle öne çıkıyor. İncecik kumları, sığ ve dalgasız denizi sayesinde çocuklarla güvenle vakit geçirmek mümkün. Uzun sahil şeridi boyunca şezlong, şemsiye kiralayabileceğin tesisler ile lezzetli molalar verebileceğin kafe ve restoranlar sıralanıyor.
Sorgun Plajı
Doğayla iç içe bir deniz molası mı arıyorsun? O zaman rotanı Sorgun Plajı’na çevir. Side’nin doğusunda, Titreyengöl’e komşu bu huzurlu plaj; çam ağaçlarının serin gölgesinde uzanıyor. Kimi noktaları kum kimi noktaları çakıl zeminle kaplı sahil, sakin atmosferiyle seni âdeta içine alacak. Yerli halkın “Çamiçi Plajı” dediği bu alan, kalabalıklardan uzaklaşıp dinlenmek isteyenler için güzel bir soluklanma alanı.
Evrenseki Plajı
Kumlar ayağının altından ince ince akarken berrak bir denizde serinlemeye ne dersin? Evrenseki Plajı tam da bunun için var! Side’nin batısında, Kumköy ile Çolaklı arasında uzanan bu sahil, rahatına düşkün tatilcilerin favori duraklarından. Altın rengi kumu yumuşacık, deniziyse sığ ve sakin. Özellikle çocuklu aileler için oldukça uygun.
Şezlongundan kalkmadan kahveni yudumlayabilir, yürüyüş yolunda deniz esintisiyle baş başa kalabilirsin. Plajda duş, tuvalet, kafe ve engelli dostu alanlar gibi her şey düşünülmüş. Eğer hem konforlu hem keyifli bir deniz molası arıyorsan Evrenseki Plajı seni fazlasıyla memnun edecek.
Side Halk Plajı
Güneş, kum ve deniz üçlüsünü sade ama keyifli bir ortamda yaşamak istersen Side’nin halk plajları seni bekliyor! Evrenseki ve Çolaklı gibi bölgelerde karşına çıkan bu plajlar, rahatlığı ve doğallığı sevenlerin favorisi. Kumluk yapısıyla özellikle çocuklu aileler için oldukça uygun. Duş, tuvalet ve soyunma kabini gibi temel olanaklara sahip bu plajlara ulaşmak da oldukça kolay. Hem yerli halk hem tatilciler burada vakit geçirmeyi seviyor.
Lyrbe (Seleukeia) Antik Kenti

Side’ye yaklaşık 15-17 km uzaklıktaki bu antik kent; Manavgat’ın Bucakşeyhler Köyü yakınlarında, ormanlarla çevrili bir tepeye kurulmuş durumda. Helenistik döneme tarihlenen Lyrbe; etkileyici agorası, günümüze iyi bir şekilde ulaşmış surları, hamam kalıntıları ve tapınaklarıyla seni zamanda bir yürüyüşe davet ediyor.
Lyrbe, Side’nin en çok bilinen yerlerinden farklı olarak daha sakin ve daha az turistik ama bir o kadar da büyüleyici. Arkeolojiye meraklıysan doğa yürüyüşü yapmayı seviyorsan veya sessizlik içinde tarihle baş başa kalmak istiyorsan burası tam sana göre. Üstelik girişi ücretsiz!
Oymapınar Gölü (Yeşil Kanyon)
Manavgat Nehri’nin serin sularıyla oluşan Oymapınar Gölü, zümrüt yeşili rengiyle seni büyüleyecek. Kayalık vadilerle çevrili bu büyüleyici göl, doğaseverler için huzurlu bir kaçış noktası. Gölde yapılan tekne turları ve yüzme molalarıyla gününü serinleyerek geçirirken kanyonun etkileyici manzarasına dalabilirsin. Aynı zamanda Türkiye’nin en yüksek barajlarından olan, mühendislik harikası Oymapınar Barajı da bu noktada.
Ters Villa (Upside Down House)
Gerçeklik algını sarsmaya hazır mısın? Sorgun mevkiindeki Ters Villa, eşyasıyla birlikte baş aşağı tasarlanmış eğlenceli bir dünya sunuyor. Kapıdan adım attığın anda tavan yerde, koltuklar başının üstünde! Türkiye’nin en büyük ters evlerinden olan bu yapı; fotoğraf meraklıları ve çocuklu aileler için keyifli bir durak. Her odasında “Burada ne oluyor?” dedirten bu deneyimi unutman pek mümkün değil.
Giriş ücretli ve gün içinde ziyaret edilebiliyor. Telefonunun şarjı doluysa ters köşe pozlarını yakalamaya hazırsın demektir!
Perge Antik Kenti
Side’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki Perge, seni antik dünyanın görkemli sokaklarına davet ediyor. Antalya’nın Aksu ilçesinde yer alan bu etkileyici şehir, Pamfilya bölgesinin en zengin kentlerindendi. Perge’nin anıtsal kapıları, sütunlarla çevrili uzun caddesi, devasa stadyumu ve iyi korunmuş tiyatrosu zamanda yolculuğa çıkmışsın hissi yaratıyor.
Aziz Paul’un da uğradığı bu şehir, Hristiyanlık tarihi açısından da önemli bir yere sahip. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan antik kente giriş ücretli ancak MüzeKart geçerli.
Selge Antik Kenti

Side’den yaklaşık 80-90 kilometre uzaklıkta, Toroslar’ın yüksek tepelerinde seni başka bir dünya karşılıyor: Selge Antik Kenti. Köprülü Kanyon Millî Parkı sınırlarında, 1250 metre rakımda kurulan bu eski dağ kenti hem manzarası hem tarihiyle nefes kesici.
Pisidya bölgesinin önemli kentlerinden olan Selge, özellikle günümüze kadar ulaşabilmiş tiyatrosuyla dikkat çekiyor. Yaklaşık 9.000 kişilik bu tiyatronun yanı sıra antik stadyum, Zeus ve Sarpedon tapınakları da görülmeye değer. Zorlu ama etkileyici bir yolculukla ulaşılan Selge, doğa yürüyüşünü arkeolojiyle buluşturmak isteyenler için âdeta biçilmiş kaftan. Girişi ücretsiz ancak buraya özel araçla gitmen veya bir tura katılman gerekiyor.
Men Tapınağı
Side Antik Kenti’ni gezerken karşına çıkabilecek sürprizlerden biri de Men Tapınağı. Diğer tapınaklara kıyasla daha az bilinse de burası Anadolu’nun yerel ay tanrısı Men’e adanmış özel bir kutsal alan. Tiyatro veya liman hamamına yakın bir bölgede yer aldığı düşünülüyor.
Tapınağın mimarisi, yarım daireyi andıran ve podyuma benzeyen bir görünüme sahip. Bu tip tapınaklar özellikle Frigya kökenli olup Roma döneminde de önemini korumuş. Günümüze ulaşan kalıntılar sınırlı olsa da Side’de farklı inançların bir arada nasıl var olduğunu görmek açısından Men Tapınağı kıymetli bir durak.
Tike (Tyche) Tapınağı

Side Antik Kenti’nin tam kalbinde, Ticaret Agorası’nın merkezinde konumlanan bu küçük ama etkileyici yapı, şehrin refahını ve şansını simgeliyor. Roma mitolojisinde Fortuna olarak bilinen, bereketin ve kaderin tanrıçası Tike’ye adanmış bu tapınak Side halkı için oldukça anlamlıymış.
Yuvarlak planlı yapısı ve zarif korint başlıklı sütunlarıyla öne çıkan tapınak, bir zamanlar tüccarların ve halkın uğurlu bir gün için dua ettiği yerlerden. MS 2. yüzyıla tarihlenen bu tapınak, ticaretin kalbinin attığı bir agoranın tam ortasında bulunmasıyla da dikkat çekici.
Büyük Hamam
Side Antik Kenti’nde dolaşırken karşına çıkan en görkemli yapılardan biri de Büyük Hamam. Roma döneminde sadece temizlik değil, sosyalleşme ve dinlenme amacıyla da kullanılan bu kompleks, o dönemin yaşam kültürünü anlamak için birebir. Hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık gibi klasik bölümleriyle tipik bir Roma yapısı.
Mermer kaplamaları, geniş mekânları ve işlevsel planlamasıyla dikkat çeken Büyük Hamam, aynı zamanda antik kentin önemli kamu yapılarından. Bugün hâlâ ayakta olan kalıntılar arasında dolaşırken Roma döneminin ritüellerine tanık oluyormuş gibi hissedebilirsin.
Liman Hamamı
Side’nin limanına açılan taş sokaklarını takip ettiğinde karşına çıkan Liman Hamamı, zamanında şehre gelen denizcilerin ilk duraklarındanmış. Kalabalıktan uzak, küçük ölçekli yapısıyla dikkat çeken hamam, deniz sonrası dinlenme ve arınma noktası olarak kullanılıyormuş.
Klasik Roma hamam düzeniyle inşa edilen bu yapının döneminin sosyalleşme noktası olduğunu da söylemek mümkün. Bugün kalıntılar arasında dolaşırken hem limanın rüzgârını hissedebilir hem tarihle iç içe kısa bir mola verebilirsin.
Anıtsal Kütüphane
Side Antik Kenti’nin entelektüel merkezlerinden Anıtsal Kütüphane, bir zamanlar insanların bilgiye erişim merkezi olarak kullanılan bir yerdi. Anıtsal Kütüphane; Roma döneminde inşa edildikten sonra kitapların özel nişlerde saklandığı, heykellerle süslenmiş görkemli bir alan olarak kullanılmış.
Kütüphaneye adım attığında burada vaktiyle parşömenler arasında dolaşan filozofları ve merakla fısıldaşan öğrencileri hayal etmek hiç zor değil. Bugün yalnızca duvarları ayakta olsa da kültürle ve tarihle kurduğu bağ hâlâ çok güçlü. Side turuna küçük bir entelektüel mola vermek istersen Anıtsal Kütüphane’yi Side bölgesinde yapılacaklar listenin ilk sıralarına ekleyebilirsin.
Doğu Kapısı
Helenistik ya da Roma döneminden kaldığı düşünülen Doğu Kapısı, şehri koruyan ve karadan gelen yolcuları karşılayan bir eşik niteliğinde. MÖ 2. yüzyıla tarihlenen bu giriş kapısı, üç ayrı kemerli geçide ve hemen arkasında yer alan dikdörtgen planlı iç avluya sahip. Zamanla Bizans etkisiyle bazı bölümler yeniden inşa edilmiş, bazı geçitler kapatılmış.
Bugün hâlâ kapının kemer kalıntıları, kule temelleri ve avludaki mozaik izleri görülebiliyor. Surların bu bölümünde yürürken tarih boyunca buraya uğramış insanların izlerini takip edeceksin.
Side Küçük Plaj
Antik kalıntıların gölgesinde denize girmeye ne dersin? Side yarımadasının batı kıyısında yer alan Side Küçük Plaj, tarihî dokusuyla huzurlu ve sakin bir yüzme noktası. Adından da anlaşılacağı gibi Büyük Plaj’a göre daha dar bir alana sahip ama bu onun cazibesini azaltmıyor. İnce kumlu sahili ve sığ deniziyle özellikle çocuklu aileler için oldukça elverişli. Çevresinde yer alan kafe ve restoranlar sayesinde kısa molalar da keyfe dönüşüyor. Ayrıca Side butik otellere yakın konumu da Side tatilinde konaklama için değerlendirmeye değer.
Çolaklı Halk Plajı
Side’nin batısında, Çolaklı beldesinde seni bekleyen upuzun ve geniş bir sahil var: Çolaklı Halk Plajı. İncecik kumlarla kaplı bu sahil şeridi hem yerel halkın hem tatilcilerin gözdesi. Denizi genellikle sakin ve sığ, bu da özellikle çocuklarla gelen aileler için büyük bir avantaj. Şezlong, duş, yeme-içme gibi temel ihtiyaçlara kolayca ulaşabileceğin Çolaklı Halk Plajı, Side’de bütçe dostu bir deniz keyfi arayanların favorilerinden.
Tarihî Aspendos Köprüsü

Side’de tarihî yerleri keşfetmeye devam edeceksen rotanı Aspendos Antik Kenti’ne çevirdiğinde seni Köprüçay Nehri üzerindeki etkileyici bir yapı karşılayacak: Tarihî Aspendos Köprüsü. İlk hâli Roma dönemine ait olsa da günümüze ulaşan yapısı büyük ölçüde 13. yüzyılda, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat zamanında yeniden inşa edilmiş. Sivri kemerli yapısıyla dikkat çeken köprü, yaklaşık 220 metre uzunluğunda ve 9 kemer gözünden oluşuyor.
Yüzyıllar boyunca tüccarlara, gezginlere ve askerî geçitlere ev sahipliği yapan bu köprüde Aspendos gezini tamamladıktan sonra yürüyerek zamanın ötesine geçmeye ne dersin?
Manavgat Kapalı Çarşı
Side tatilinden dönerken sevdiklerine ne alacağını düşünüyorsan Manavgat’ın kalbinde yer alan Manavgat Kapalı Çarşısı’na gidebilirsin. Burası yerel yaşamı deneyimleyebileceğin rengârenk bir yer. Baharattan takıya, tekstilden el işi ürünlere kadar yok yok! Özellikle pazartesi ve perşembe günleri kurulan halk pazarıyla çarşı daha da canlanıyor.
Hem turistlerin hem yerel halkın buluşma noktası olan bu çarşıda kendine ve sevdiklerine anı kalacak hediyelikler alabilirsin. Alışverişin ardından çarşının içindeki veya çevresindeki küçük kafelerde soluklanabilir, seyahatine tatlı bir mola verebilirsin.
Özel Yörük Müzesi
Side’ye gelmişken gezini sonlandırmadan önce bu toprakların ruhunu biraz daha yakından tanımaya ne dersin? O zaman seni Evrenseki beldesindeki Özel Yörük Müzesi’ne alalım. Burası Toroslar’dan Akdeniz’e uzanan Yörük kültürünün izini sürebileceğin özel bir durak.
Müzenin içinde kurulu geleneksel çadırlar, günlük yaşamda kullanılan eşya, giysiler, tarım ve hayvancılık aletleri seni geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıkaracak. Müzede özellikle yağlı güreş gibi geleneksel sporlara dair canlandırmalar ve detaylar da dikkat çekici. Girişi ücretli olan bu müzeyi her gün saat 08.30 ile 17.30 arasında ziyaret edebilirsin.
Bir yanda antik çağlardan kalan taş sokaklar, diğer yanda Akdeniz’in masmavi suları… Side hem geçmişe hem bugüne aynı anda dokunabileceğin ender yerlerden. “Side’de ne yapılır?” sorusunun cevapları hazır olduğuna göre sıra Side’de geçireceğin bu özel zamanı unutulmaz kılmak için konaklama seçeneklerine de göz atmaya geldi! Daha özgür bir tatil hayal ediyorsan Side apart otelleri tam sana göre. Romantik bir tatil planlıyorsan Side balayı otelleri arasından seçimini yapabilirsin.
Hazırlıklar tamam, şimdi sıra ilk adımı atmaya geldi. “Side’ye doğru yola çıkma vakti!” dediğini duyar gibiyiz. 🙂 Side’ye ulaşım seçeneklerini inceledikten sonra bavulunu kapıp kendini Akdeniz’in tarihi ve doğal güzellikleriyle büyüleyen rotasına bırakmaya hazır ol!
Ziyaret saatleri ve giriş ücretleri, yazının yazıldığı/güncellendiği tarih için geçerli. Güncel bilgilere resmi web sitesi üzerinden ulaşabilirsin.
Temmuz, 2025