Engin surları geçip Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürürken, taş bir duvarın arkasında eski bir saray ve tarihi köprünün üstünde balık tutanları görürsünüz. Tam o tarafa doğru yürürken yolunuzu eski bir çeşme keser. Suyun geldiği yerde binlerce yıllık bir sarnıç, biraz ötesinde ise kutsal emanetlerin saklı olduğu bir müze bulursunuz. Şaşırmayın. Burası İstanbul. İstanbul’da gezilecek tarihi yerlerin ve mekanların bir sınırı yok. Bu şehir her gün yeni bir kapı aralar, seni her gün yeni bir keşfe çağırır. Eğer İstanbul’un köklü mirası sizin de ilginizi çekiyorsa ve bu güzellikleri yerinde keşfetmek istiyorsanız ETS’de İstanbul uçak bileti fiyatlarını inceleyebilirsiniz. Aktarmalı/direkt uçuş, bagaj hakkı gibi seçenekleri filtreleyerek size uygun olan uçak biletini kolayca alabilirsiniz.
Her Şeyin Olduğu Yer: Kapalıçarşı
550 yıllık Kapalıçarşı’da yer alan binlerce dükkanın arasında aradığınızı bulamama ihtimaliniz yok. İstanbul’un en eski çarşısının içinde olmanın keyfinin yanında, burada satılan her eşyanın İstanbul’un kadim ruhunu yansıttığını göreceksiniz.

Topkapı Sarayı
İşte Osmanlı Devleti’nin 400 sene boyunca yönetildiği merkez. Salonları, haremleri, odaları ve değerli eşyalarıyla o dönemin izlerini günümüze kadar taşıyan bir miras.

Sultanahmet Camii
Yıllar yılı “Sultanahmet’e neden Blue Mosque denir?” diye merak ettik. Açıklıyoruz: 1600’lü yıllarda yapılan bu devasa caminin içindeki çinilerde ağırlıklı olarak mavi renk kullanıldığı için bu isim takılmış.

Yerebatan Sarnıcı
Bizans Devleti zamanında sarayın su ihtiyacını karşılamak için yaptırılan sarnıç, göz alıcı sütunları ve Medusa heykeli ile hala kendisine hayran bıraktırıyor. Yalnızca bir sarnıç değil tek başına bir sarayın ihtişamını taşıyor.

Süleymaniye Camii
İstanbul’un dört bir köşesine dokunmuş, şehrin en güzel yerlerine eserlerini bırakan Mimar Sinan’ın eserleri arasında en önemlisi ve en çok bilinenidir Süleymaniye Camii. Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.

İki Dinin Birleştiği Yer: Fener-Balat ve Eyüp
Balat’ın tarihi Rum konakları arasında gezinirken karşınıza çıkan Fener Rum Patrikhanesi’nden gözlerinizi alamamanız normal. İstanbul’un en görkemli yapılarından biridir. Haliç kıyısı boyunca yürümeye devam ettiğinizde ise İstanbul’un en önemli manevi merkezlerinden birine, Eyüp Sultan Türbesi’ne çıkacaksınız. Sonrasında Pierre Loti Tepesi’ne çıkıp, Haliç manzarası eşliğinde Türk kahvesi içmek ise bir İstanbul geleneği.

Şehri Gözeten Kuleler
Şimdi tarihi birer eser olarak gökyüzüne uzanan kuleler, aslen İstanbul’u gözetmek için yapılmıştır. Galata Kulesi, bir yangın kulesi olarak inşa edilip yüz yıllarca şehri alevlerden korumaya çalışmış, Anadolu Kavağı’ndaki Ceneviz Kalesi ve Rumeli Hisarı ise şehre gözü gibi bakıp, düşmanlardan sakınmıştır.

Bir Aşkın Ürünü: Mihrimah Sultan Camiileri
Mimar Sinan’ın sevdiği Mihrimah Sultan’a kavuşamaması üzerine, aşkının bir ifadesi olarak şehri süslediği bu iki camii, Boğaz’ın iki yanında, yüz yıllardır birbirlerine bakıp, kavuşmayı beklerler. Ne zamanki tarih 21 Mart’ı gösterir, gece ve gündüz birbirine eşitlenir, işte o zaman Edirnekapı’daki caminin ardında güneş batarken, Üsküdar’da ayın doğuşuna şahit olunur. Çünkü Mihrimah, ay ve güneş demektir.

