Kimi zaman bir yağmur selinde hüzünlü, bazen de güneşi parlatan ayaklarıyla neşeli; ama her zaman kalabalık, hep yoğun… Neden mi bahsediyoruz? Tabii ki birbirine hem uzak hem de bir o kadar yakın iki kara parçasını bağlayan köprülerden! Hepsi bambaşka bir mimariye sahip olsa da en büyük ortak yanları, şehir insanları arasında bir buluşma noktası olmaları… Bazen iki şehrin bazen de iki kıtanın birbirine uzak insanları arasına giren asil köprülerin en gösterişlilerine yakından baktık. İşte mimari güzelliğiyle büyüleyen o köprüler…
Brooklyn Köprüsü
Amerika’nın en güzel iki noktasının gösterişli çocuğu Brooklyn… Manhattan ile Brooklyn’i birbirine bağlayan nefis yapının inşasına 1870 yılında başlanıyor ve yaklaşık 13 yıl boyunca iki tarafın halkı tarafından açılışı büyük bir merakla bekleniyor. Köprünün yapımı aslında John A. Roebling’in rüyası olmasına rağmen 3 yıl süren çizimlerini hayata geçiren oğlu Washington Roebling oluyor. Gotik mimarinin en büyük yapıtlarından biri olan köprünün 19. yüzyıl mimarisinin doruk noktası olduğu biliniyor. Köprünün açılış günü ise New York City’de tatil ilan ediliyor ve yaklaşık 150.000 yaya köprüden geçerken suya 1 Cent atarak adeta bu günü kutsuyor.
Python Gate
Dünya köprüleri arasında belki de en ilginç mimariye sahip olanı Python Gate… İlk görüşte isminin anlamını fazlasıyla yansıtan köprü, 2001 yılında Amsterdam’da yaya geçişleri için inşa ediliyor. Her beş yılda bir yapılan deniz tutkunlarının büyük ilgi gösterdiği Sail Amsterdam Festivali sırasında ise sökülüyor. Rengiyle olduğu kadar gösterişli mimarisiyle de ilgileri üzerinde toplamayı başaran köprünün 5 yılda bir parçalara ayrılarak tekrar ilk günkü görüntüsüne kavuşması ise ilgi çekici özelliğini artırıyor.
[sendegit type=”etstur” title=”Etstur ile Amsterdam Turları’na sen de git” position=”left” href=” https://www.etstur.com/Yurtdisi-Tatil-Turlari/Amsterdam-Turlari”]
Golden Gate
San Francisco Körfezi’ni adeta taçlandıran Golden Gate, yıllarca kartpostal karelerini süslerken macera sever gezginlerin hayalini kurduğu noktalardan biri oldu. Şehrin ikonik simgelerinden biri olan köprünün çekici turuncu renginin sırrı ise yoğun sis altında bile görünmesinde saklı. Dünyanın en uzun 7. köprüsü olan Golden Gate’in yapım fikri 1872 yılına dayanıyor. Ancak ne var ki açılışı 1937 yılında gerçekleşiyor ve tıpkı sıra dışı görüntüsü gibi açılışı da ilginç oluyor. O dönemde Beyaz Saray’dan başkan Franklin D. Roosevelt’in verdiği telgraf sinyaliyle trafiğe açılan köprünün kutlama töreninde geleneksel kurdele yerine zincir kesiliyor.
Boğaziçi Köprüsü
İki kıtayı bağlayan belki de en güzel, en muhteşem köprüdür Boğaziçi… İstanbul güzelidir… Sadece onu görmek için bile yüzlerce insan rotasını İstanbul’a çevirir çoğu zaman… Yapımına 1970 yılında başlanan köprünün açılışı ise 29 Ekim 1973 yılında Cumhuriyet Bayramı’nın 50. yıl kutlamalarıyla beraber yapılıyor. Yapımının tamamlandığı yıllarda dünyanın en uzun 4. köprüsü olan Boğaziçi güzelliğiyle hem İstanbul Boğazı’nın hem de dünyanın en özel yapılarından biri…
Puente del Alamillo
1992 yılında şehirde yapılacak olan Expo Fuarı öncesinde yapılan Puente del Alamillo, Kristof Kolomb’un tarihi yolculuğunun 500. yıl kutlamalarına ortak oluyor. Hatta rivayete göre sırf bu kutlamalar için inşa edildiği bile kulaktan kulağa dolaşanlar arasında. Modern mimarinin en güzel örneklerinden biri olan yapının tasarımını ise o yıllarda Santiego Calatrava üstleniyor. Guadal Quivir Nehri’ne yepyeni bir kimlik kazandıran köprünün yapımına 1989 yılında başlanıyor ve yaklaşık 3 yıl süren bir çalışmayla hayata geçiriliyor.
[sendegit type=”etstur” title=”Etstur ile Sevilla Turları’na sen de git” position=”right” href=” https://www.etstur.com/Tur-Arama-Sonuclari/sevilla”]





