Doğada dağ bayır, bir yandan da esen Alaçatı rüzgarı ve güneş derken ot toplama gezisi karnımı kurt gibi acıktırdı. Gezi sonrası Alaçatı merkeze geri geldim. Tam da öğle yemeği vakti saat 1 civarı, adeta önümü görmeden meşhur Asma Yaprağı’na attım kendimi. İşimi garantiye almak için bir gün önceden rezervasyon yaptırmak istemiştim fakat telefondaki ses nazikçe öğlen için grup olmadıkça rezervasyon almadıklarını söyledi, tamam dedim şansımı denedim, yaver gitti… Hem de bahçede, ağaç altında şahane bir masaya kuruldum.

Asma Yaprağı, İzmirli bir aileden gelen Ayşe Nur Hanım’ın el emeği göz nuru lokantası. Oğlu Kerem ile birlikte işlettikleri Asma Yaprağı, 2010 yılında açılmış olmasına rağmen Alaçatı klasiği olmuş durumda. Alaçatı dendi mi kime sorsanız bir öğlen ya da akşam yemek yiyin der, benim gibi. Peki neden? Sadece güzel bir ortamda, nefis yemekler yemek için mi? Hayır sadece bu değil; ilk olarak bölgeye ait tarifleri ve kendi aile tariflerini yaptıkları için. Yerel üreticilerden alışveriş yapıyor oldukları için, hatta bununla da yetinmeyip pişirdiklerini kendi tarlalarında yetiştiriyor oldukları için. Bölge kültürünü özenle korudukları ve yaşattıkları için. Yerel malzemelerden ilham alıp yeni, tutkulu tarifler yarattıkları için. Sıcacık, misafirperver bir ekip oldukları için. İşlerini çok severek yaptıkları her hallerinden, lokantanın her köşesinden ve her yediğiniz her yemekten belli olduğu için… Bu liste böyle uzar gider.

Ayşe Nur Hanım belli ki her anına şükrederek ve minnet duyarak hayalini yaşıyor. Ben bu duyguyu daha kapıdan içeri girmeden evvel hissettim, yemekleri yedikten sonra emin oldum.

Asma Yaprağı’na geldiğiniz zaman öncelikle günün yemeklerini görmek üzere mutfağa davet ediliyorsunuz. Mutfağın ortasında kocaman uzun bir masa üzerinde nefis, yemekler. Tamamı mevsimsel ve bölgeye ait malzemeler kullanılarak yapılmış. Ayşe Nur Hanım başlıyor yemeklerini anlatmaya. Onca çeşit içinden karar verebilirseniz geriye masanıza geçip beklemek kalıyor. Yemekler genellikle günlük ya da haftalık olarak farklılıklar gösteriyor.

Ben gittiğimde nohutlu şevket-i bostan, fıstıklı turp otu, sinkonta, kızılcıklı yaprak sarma, lor peynirli pazı kızartma, bulgurlu sarımsak, çalkama, çağla aşı, bakla, fava, sarımsak ve biberiyeli beş saat ağır pişmiş kuzu tandır, pancarlı brownie, balkabağı keki, ev baklavası gibi yemekler vardı.

İşin doğrusu hepsinin tadına bakmak istesem de ne yazık ki bu mümkün olmadı. Aile tarifleri olan balkabağı sinkonta, çam fıstıklı turp otu, pancarlı brownie ve kuzu tandır yediklerimin içinde en beğendiklerim oldu. Hatta sinkontayı o kadar beğendim ki, İstanbul’a döner denmez kendi versiyonumu yaptım, hem de iki kere. İzmir’de çok yapılan eski bir yemekmiş. Kabak ve karamelize soğan üzerine de sarımsaklı yoğurt ile nefis bir yemek.

Asma Yaprağı Lokanta’nın dışında Asma Yaprağı Kiler adında bir mağazaları da var. Asma Yaprağı Kiler’de kendi yaptıkları ürünleri satın alabiliyorsunuz. Neler yok ki Kiler’de; damla sakızlı limon reçeli mi istersiniz elma cipsi mi? Acı sos, domates sosu, ketçap, turşu çeşitleri, kurabiye çeşitleri, salça, deniz tuzları, erişteler, var da var! Hatta emaye kupalar ve abajurlar bile var. İyi bir koleksiyoner olan Ayşe Nur Hanım için belli ki emayenin yeri ayrı. Bunu hem Asma Yaprağı Lokanta’da hem de Kiler’de görmek mümkün.
Alaçatı’ya gelip, kaçırılmayacak bir yer Asma Yaprağı. Akşam için, özellikle de yüksek sezonda rezervasyon yaptırmak şart. Fiyatlarının Alaçatı’da ki diğer restoran ve kafelerle kıyasladığımda oldukça makul olduğunu da ayrıca belirtmek isterim. Gideceklere şimdiden afiyetler olsun!
İnci Özay Hatipoğlu
Son Mastori
