Her bir adımda ardında yatan koca tarihi mirası hissettiğimiz İstanbul’da bu deneyimi yaşayabileceğimiz popüler rotalardan biri de Balat. Bu büyüleyici şehrin geçmişine ışık tutan yerlerden biri olan Balat; sadece tarihi ile değil, renkli evleri, sanat atölyeleri, şirin mi şirin kafeleri ile ziyaretçilerine sıra dışı bir seyahat deneyimi vadediyor.
Kendisi küçük ama sunduğu dünya açısından kocaman bir mahalle Balat… Fatih ilçesine bağlı olan bu mahalle, Tarihi Yarımada’nın kuzeyinde bulunuyor. Buraya geldiğinde bir yandan Haliç kıyılarından esen tatlı rüzgarlar bir yandan da keşfedilmeyi bekleyen sayısız rota seni karşılayacak. Hazırsan daha fazla vakit kaybetmeden Balat turumuza başlayalım.
Balat’a Giriş: İstanbul’un Tarihi ve Renkli Semti
Köklü geçmişi ile büyüleyen Balat; renkli evleri, her bir detayıyla dikkat çeken kafeleri, butikleri ve antikacılarıyla İstanbul’un en güzel köşelerinden biri. Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların bir arada yaşayıp izlerini bıraktığı bu destinasyon, İstanbul’a gidenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri.
İstanbul’un merkezinde, Tarihi Yarımada’da bulunan Balat, bir mahalleden çok daha fazlası! Kendine has yapısı ile hayranlık uyandıran bu semt, Bizans ve Osmanlı döneminden kalma mimarisiyle turistlerin ilgisini çekiyor.
Balat’ın Tarihine Yolculuk

Balat, topoğrafya özellikleri ve ev sahipliği yaptığı liman sayesinde ilk çağlardan bu yana yerleşim yeri olarak kullanılıyordu. Bu özellikleri, Balat’ı farklı kültürlerden ve farklı mesleklerden insanların bir araya geldiği bir yer haline getirmişti. Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Müslümanların bir arada yaşadığı Balat, günümüzde de bu izleri taşıyan yönüyle öne çıkıyor.
Balat’ın tarihi dendiğinde karşımıza üç dönem çıkıyor: Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi. Her dönemde de oldukça önemli bir yere sahip olan Balat’ta gezi turumuza geçmeden önce burada ufak bir zaman yolculuğuna çıkalım.
Bizans ve Osmanlı Dönemleri
Bizanslılar döneminde İstanbul’un etrafında sıralanan surlarda şehre giriş için 20 adet kapı bulunuyordu. Bunlardan biri de Boğaz’ın güney girişindeki Haliç’te bulunan “Palation Kapısı” idi. Yani günümüzde “Balat Kapısı” olarak ifade edebileceğimiz yerdi.
Peki “Palation” kelimesi sana da İngilizcede “saray” anlamına gelen “palace” kelimesini hatırlattı mı? Palation Kapısı’na bu ismin verilmesinin nedeni, arkasında bulunan saraydı. Ayvansaray’ın üst kısımlarında yer alan Blaherne Sarayı, Balat Kapısı’nın arkasında bulunuyordu. Bizans imparatorları, bu sarayda kalıyor ve saraya deniz yolu ile ulaşım sağlayacakları zaman Balat Kapısı’nı kullanarak kente giriş yapabiliyorlardı. Osmanlı döneminde ise “Palation” yerine “Balat” ismi kullanılmaya başladı. O günden bu gün burası “Balat” olarak biliniyor.
“Balat Kapısı’nı bugün görebilir miyiz” diyenler için ise yanıtı hemen verelim. Balat Kapısı, günümüze ulaşamamış ama ardında yer alan saray hala ayakta. Kapının bulunduğu yerde ise dükkanlar yer alıyor ve bir zamanlar orada kapının bulunduğunu belirtmek için üzerinde “Balat Kapısı” ifadesinin yer aldığı bir tabela mevcut.
İstanbul Osmanlı sınırlarına dahil olduktan sonra Balat, yine önemini korumuştu. Osmanlı döneminde ticaretin yoğun olarak yapıldığı bir yerdi. Limanı ve tersanesi ile öne çıkıyordu. Cumhuriyet döneminde ise sanayinin ön planda olduğu bir yer haline gelmeye başladı. Balat’ın şu anki haline baktığımızda rengarenk sokakları, Rumlardan kalan evleri ve şirin kafeleri karşımıza çıkıyor.
Balat’ın Demografik Yapısı

Balat’a gittiğinde buranın farklı kültürlere ev sahipliği yaptığını bir bakışta anlayacaksın. Bizanslılar döneminde Hristiyanların ve az da olsa Yahudilerin yaşadığı Balat, Osmanlı döneminde ise başta Türkler olmak üzere farklı milletlerden insanların yaşadığı bir yerdi. Örneğin başka yerlerden göç eden Yahudiler, burada yaşamaya başladı ve zaman içerisinde burası Yahudi mahallesi olarak tanınmaya başladı. Yahudiler, burada kuyumculuk, hekimlik, bankerlik, ticaret gibi işler yapıyordu.
Zaman içerisinde yaşanan değişimler, Balat’ı da etkiledi ve günümüzde burada ağırlıklı olarak Türkler yaşıyor. Balat sokaklarında yürürken buranın farklı kültürleri kucaklayan bir semt olduğunu ve tarih boyunca yaşadığı değişimleri görmek mümkün.
Balat’ta Gezilecek Tarihi Yapılar
Balat’ta hem Bizanslılardan hem de Osmanlı’dan kalma tarihi yapılar mevcut. Gerek tarihi okulları, kiliseleri gerekse camileriyle burası tam bir kültür mozaiği! Şimdi vakit kaybetmeden Balat sokaklarını karış karış gezmeye başlayalım.
Balat’ta Gezilecek Dini Yapılar
Farklı dinlere mensup insanlara yüzyıllar boyunca ev sahipliği yapan Balat, tabii ki en başta dini yapılarıyla dikkat çekiyor. Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan geniş bir tarih aralığında zaman yolculuğuna çıkmak istersen Balat’taki dini yapıları rotana ekleyebilirsin.
1. Fener Rum Patrikhanesi

Katolikler için Vatikan ne ise Ortodokslar için de Fener Rum Patrikhanesi onu ifade ediyor. Ortodoksların dini merkez olarak kabul ettiği bu patrikhanenin patriği ise bütün Ortodoksların dini lideri olarak biliniyor. İçeriye girdiğinde çeşitli dini ikonları, motifleri ve Patrik tacını görebilirsin.
2. Aya Yorgi Kilisesi
Aya Yorgi Kilisesi deyince akıllara daha çok Büyükada gelse de aynı isimle bir de Balat’ın Fener semtinde bir kilise bulunduğunu belirtelim. İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne ev sahipliği yapan bu kilisede Hristiyanlıkta önemli bir yeri olan kutsal emanet de bulunuyor.
Dış mimarisi sade bir görünümde olsa da kilisenin içine girdiğinde bambaşka bir dünya seni bekliyor. Altın kaplamalı süslemelerin yoğunluklu olarak kullanıldığı kilisenin iç kısmı oldukça gösterişli. Bu yapı, hala aktif olarak kullanılıyor.
3. Moğolların Meryemi Kilisesi (Panagia Muhliotissa)
Moğolların Meryemi Kilisesi, Bizanslılardan bu yana ibadete açık olan tek kilise olduğu için öne çıkıyor. Kilise, Bizans İmparatoru Mikail Palaiologos’un kızı Maria’nın, Moğol devleti İlhanlılar’da hükümdarın oğlu olan Abaka Han ile evlenmesi ve ardından İstanbul’a geri dönmesiyle bağlantılı bir hikayeye sahip. Bu hikayeden dolayı kiliseye Maria’nın (Meryem) adı verilmiş.
Moğolların Meryemi Kilisesi ile ilgili dikkat çeken bir diğer hikaye ise Fatih Sultan Mehmet’in bu kilise için ferman çıkarmış olması. Fatih, kendi adına yaptırdığı Fatih Cami’nin mimarı olan Rum Mimar Atik Sinan Paşa’ya (asıl ismi Hristodulos) emeklerinin karşılığı olarak ne istediğini sormuş. Atik Sinan Paşa ise annesiyle birlikte ibadet ettiği Moğolların Meryemi Kilisesi’nin kilise olarak kalmasını istediğini söylemiş. Fatih Sultan Mehmet de bu kiliseye herhangi bir müdahalede bulunulmaması için ferman çıkarmış. Fatih’in çıkardığı fermanı, kiliseyi ziyaret ettiğinde görebilirsin.
4. Sveti Stefan Bulgar Kilisesi (Demir Kilise)

Haliç’e bakan manzarası ile dikkat çeken Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, demir döküm demonte yapıda olduğu için diğer kiliselerden ayrılıyor. Bir dönem Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlı olan Ortodoks Bulgarlar, sonradan kendilerine ait bir kilise olmasını talep etmiş. Bu talep üzerine önce ibadethane amaçlı bir ev inşa edilmiş, sonrasında bugünkü kilisenin yerine ahşap kilise yapılmış. Ardından Mimar Housep Aznavur, Avusturya’da demir döküm parçaları yaptırıp monte ettirerek Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’nin bugünkü görünümüne kavuşmasını sağlamış.
5. Balat Surp Hreşdagabet Ermeni Kilisesi
Ermeni dilinde “Baş Melek” anlamına gelen “hreşdagabet” ismini alan kilise, Cebrail ve Mikail meleklere adanmış. Önceden Ortodoks Rum kilisesi olan bu yapı, sonradan terk edilmiş ve burada yaşayan Ermeni nüfusu artınca onlara verilmiş. Balat Surp Hreşdagabet Ermeni Kilisesi’nin bir diğer önemli özelliği ise İstanbul’da görülen nadir ayazmalı kiliselerden biri olması.
6. Ahrida Sinagogu
İsmini, Kuzey Makedonya’nın Ohri kentinden alan Ahrida Sinagogu, Ohri’den Balat’a göç eden Yahudiler tarafından yapılmış. Sinagogda dua edilen kısım, gemilerin baş kısmını andırdığı için dikkat çekiyor. İstanbul’un en eski sinagoglarından biri olan Ahrida, 15. yüzyıldan bu yana kesintisiz olarak ibadete açık.
7. Ferruh Kethüda Camii

Balat’ta Osmanlı’dan kalma yapılar olduğunu da söylemiştik. Bunlardan biri Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Semiz Ali Paşa’nın kethüdası Ferruh Ağa tarafından yaptırılmış. Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan bu yapı, tekke olarak da kullanılmış. Bu nedenle “Balat Tekkesi” olarak da biliniyor.
Camiyi ziyaret ettiğinde kıblesinde yer alan güneş saatini, bahçesindeki süs havuzunu görebilirsin. Ayrıca Mimar Sinan’ın diğer eserlerine kıyasla daha mütevazı bir görünüme sahip olduğunu da gözlemleyebilirsin.
8. Gül Cami
Bizanslılardan kalma bu yapı, eskiden kilise olarak kullanılıyordu. İstanbul, 1453’te Osmanlı topraklarına geçtikten bir süre sonra camiye dönüştürüldü. Caminin “gül” ismini almasıyla ilgili çeşitli rivayetler var.
Bir rivayete göre yortu gününde kilisenin baştan başa güllerle süslendiğini gören Osmanlıların bundan etkilenerek camiye “Gül Cami” adını verdiği söyleniyor. Başka bir rivayete göre Gül Baba adlı birinin camide gönüllü olarak çalışması sebebiyle yapıya bu isim verilmiş. Ayrıca IV. Murat döneminde cami onarılırken kubbe ve evresi güle benzediği için de bu adın kullanılmış olabileceği öne sürülüyor.
9. Atik Mustafa Cami (Cabir Cami)
Orta Bizans döneminden kalma bu yapı, eskiden kilise olarak kullanılıyordu ancak sonradan Osmanlı döneminde camiye dönüştürüldü. Yapılan araştırmalar sonucu içerisinde dini fresklerin bulunduğu camide bir de güneş saati yer alıyor. Dörtgen mermer levhadan yapılan güneş saati, Mehmet Efendi tarafından yapılmış.
Balat’ta Tarihi Eğitim Kurumları
Bir dönem Balat’ta yaşayan Rumlar, burada iş merkezleri ve dini yapıların yanı sıra eğitim kurumları da açmıştı. Günümüzde bu yapıların bir kısmı aktif olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam ediyor.
1. Fener Rum Erkek Lisesi (Kırmızı Mektep)

Balat’ın ve İstanbul’un simgelerinden biri olan Fener Rum Erkek Lisesi, Fener’de bulunduğu için bu ismi almış. Pek çok dizi ve filmde de gördüğümüz bu kırmızı yapı, çoğunlukla Fener Rum Patrikhanesi ile karıştırılıyor.
Rumların İstanbul’da açtığı en eski okul olan lise, Bizanslılar döneminden bu yana eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Hatta günümüzde bile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak eğitim-öğretime devam ediyor.
Bu ihtişamlı yapının mimarı ise lise öğrenimini burada tamamlayan Konstantinos Dimadis. Rum mimar Konstantinos Dimadis, İtalya’da mimarlık üzerine aldığı eğitimin ardından okuduğu okulun bugünkü görünümüne kavuşmasını sağlamış.
2. Yuvakimyon Rum Kız Lisesi
Daha önce Fener Rum Erkek Lisesi’ne gittiysen oranın büyüsünden dolayı Yuvakimyon Rum Kız Lisesi’ni fark etmemiş olabilirsin. Burası, Osmanlı döneminde kızların eğitimi için açılmış ancak sonradan öğrenci yetersizliğinden dolayı faaliyetlerine devam etmemiş.
İsmini Rum Patrik Yuvakim’den alan lise, günümüzde çeşitli kültür sanat aktivitelerine ev sahipliği yapıyor. Örneğin 2013’te İstanbul Bienali kapsamında Yunan sanatçı Kalliopi Lemos’un sergisi için kullanılmıştı. Burada zaman zaman tiyatro gösterileri de yapılıyor.
3. Özel Maraşlı Rum İlköğretim Okulu
Yuvakimyon Rum Kız Lisesi ve Fener Rum Erkek Lisesi’ni gördükten sonra kısa bir yürüyüşle Özel Maraşlı Rum İlköğretim Okulu’nu da görebilirsin. Odessa Belediye Başkanı Grigorios Maraslis tarafından yaptırılan Özel Maraşlı Rum İlköğretim Okulu, görkemli mimarisiyle bir okuldan çok adeta bir sanat eseri diyebiliriz.
Balat’ta Gezilecek Diğer Tarihi Yapılar

Her köşesiyle dopdolu bir keşif yolculuğu sunan Balat’ta geçmişin izlerini bulabileceğin yapılar saymakla bitmez. Dini ve eğitim amaçlı kurulan yapılardan sonra hadi şimdi de diğer tarihi yapılara göz atalım.
1. Küçük Mustafa Hamamı
Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından Küçük Mustafa Paşa tarafından yaptırılan hamam, 15. yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilen yapılardan biri. Boyutu ve özgün plan kurgusu açısından dönemin en önemli çifte hamam örneklerinden biri olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, günümüzde daha çok kültür sanat etkinliklerine sahne oluyor. Örneğin İstanbul Bienali ve Yeditepe Bineali kapsamında burada çeşitli sergiler düzenleniyor. Dilersen bu sergileri takip edebilir, burada tarih ve sanat dolu bir deneyim yaşayabilirsin.
2. Cibali Tütün Fabrikası
Türkiye’de sanayi tarihinin ilk ve en önemli yapılarından biri olan Cibali Tütün Fabrikası, özellikle Orhan Kemal’in pek çok eserinde kendine yer bulmasıyla da biliniyor. Burası hastane, okul, itfaiye ve spor salonunun da bulunduğu bir kompleks şeklinde inşa edilmiş. Hatta fabrikada çalışan kadın işçiler için kreş de yapılmış.
1995’te kapanan Cibali Tütün Fabrikası’nın yerinde günümüzde Kadir Has Üniversitesi yer alıyor. Yapının restorasyonu sırasında 13. yüzyıldan kalma bir Bizans sarnıcı ve 16. yüzyıla tarihlenen bir Osmanlı hamamı bulunmuş. Yolun buraya düştüğünde bu yapıları da görebilirsin. Ayrıca buraya gelmişken bir sergi yakalarsan kaçırmamanı öneririz.
Balat’ın Renkli Sokakları ve Evleri
Balat’ta tarihsel bir yolculuktan sonra biraz da renklerin dünyasına adım atmaya ne dersin? Burada kafanı çevirdiğin her yerde seni rengarenk evler karşılayacak. Kendini İstanbul’da değil de bambaşka bir şehirde gibi hissedeceksin. Hadi gel şimdi, turumuza Balat sokaklarını keşfederek devam edelim.
Balat’ın Meşhur Renkli Evleri
UNESCO tarafından restorasyon çalışmaları yapılıp günümüzdeki halini alan renkli evler, Balat’ı Balat yapan özelliklerinden biri. Burayı ziyaret edince insanın her köşesini kadraja alası geliyor. Ama fotoğraf çekerken sessiz olmaya dikkat etmelisin. Hatta bazı evlerin önünde “Fotoğraf çekmeyin” şeklinde uyarılar da göreceksin. Bu uyarılara göz atmayı unutmadan anı ölümsüzleştirmeni öneririz. 🙂
Balat Renkli Merdivenler
Balat’ta adımını her attığında ayrı bir sürpriz olduğunu söylemiştik. Burası da tam olarak öyle bir yer. Renkli merdivenlerden yukarı çıktığında Kırmızı Mektep (Fener Rum Erkek Lisesi) ile karşılaşacaksın. Dönüş yolunda merdiven üzerinde bulunan kafeye uğrayarak soluklanabilir, bir yorgunluk kahvesiyle turuna lezzet katabilirsin.
Kiremit Caddesi

Balat’ta neredeyse her sokaktan bu caddeye çıkmak mümkün. Örneğin Kırmızı Mektep’ten aşağı indiğinde burayı görebilirsin. Caddede bulunan restore edilmiş renkli evlerin önünde tam da sosyal medyada paylaşmalık fotoğraf kareleri yakalayabilirsin. Dilersen ilk yokuşun sonundaki fırının ilerisinde yer alan merdivenlerden aşağı inip Fethiye Müzesi’ne gidebilir, yeni bir keşfe çıkabilirsin.
Sancaktar Yokuşu
Balat’ın renkli evlerini görmek için buraya da gidebilirsin. Yokuş aşağı inerken bir yandan deniz manzarasını seyredebilirsin. Ama manzaranın büyüsüne fazla kapılmamanı öneririz çünkü yokuş epey dik olduğu için aşağı yavaş yavaş inmek gerekiyor. 🙂
Merdivenli Yokuş
Balat’a gidenlerin görmeden dönmediği rotalardan biri de Merdivenli Yokuş. Burada yine her biri ayrı güzellikte olan renkli evleri görebilirsin. Yokuş boyunca sıralanan renkli evler, buranın Balat’a gidenlerin en çok görmek istediği rotalar arasında bulunmasını sağlıyor.
Balat’ta kendine belli bir rota çizmeyip sadece yolda olmanın güzelliğine odaklandığında bile unutulmaz bir seyahat deneyimi yaşayabilirsin. Ama planlı olmayı sevenlerdensen bu önerilerimiz dışında rotana ekleyebileceğin birkaç yer daha söyleyelim: Yıldırım Caddesi, Camcı Çeşmesi Yokuşu, Yavuz Sultan Selim Cami, Dr. Sadık Ahmet Caddesi, Fener Külhanı Sokağı.
Balat’ta Yapılacak Aktiviteler

Balat’ta yapılacak aktiviteleri saymak için ne bu yazı ne de buraya ayıracağın bir gün, hiçbir şey yetmeyecek. Ama yine de burada yapabileceklerini derli toplu bir şekilde yazmak istedik.
Sen de bu deneyimi birebir yaşamak istersen ETS ile Fatih otellerinde yerini ayırtabilirsin, bu sayede daha konforlu bir seyahat deneyimi yaşayabilirsin.
- Tarihi yapılarını keşfetmek
- Müzelere gitmek (Monologlar Müzesi, Fethiye Müzesi, Dimitri Cantemir Müzesi gibi…)
- Renkli evleri gezmek
- Konsept kafelerde kahve ve tatlı molası vermek
- Hafta sonu kahvaltı keyfi yapmak
- Balat’ın yokuşlarını tırmanmak
- Yavuz Sultan Selim Cami’nin bahçesinden Haliç manzarasını seyretmek
- Bol bol fotoğraf çekmek
- Sahile inip yürüyüş yapmak
- Antika dükkanlarını gezmek
- El emeği ürünler satan dükkanları ziyaret etmek
- Kültür sanat etkinliklerine katılmak (sergi, tiyatro vb.)
- Sanat atölyelerine gitmek
- Butik dükkanlardan alışveriş yapmak
Balat hakkında söyleyecek söz çok ama her şeyi yerinde görmenin tadı da bi’ başka! Sen de Balat’ı doyasıya keşfetmek istersen ETS ile İstanbul otellerinde yerini ayırtabilirsin. Hadi, hemen dilediğin oteli seç, İstanbul’da bu unutulmaz deneyimi yaşa!
