Amsterdam her daim dinamik, rahat, eğlenceli. Aynı zamanda da tarihi kültürel yapılarla dopdolu. Bugün Avrupa’nın en çok turist çeken şehirlerinin başında gelen bu küçük ama içi dopdolu şehir, Amstel Irmağı’nın kıyısına 12. yüzyılda bir balıkçı köyü olarak kurulmuş.
Yurt dışı seyahatlerde Amsterdam’ın ilk tercihlerden olmasının en büyük sebeplerinden biri ise, Amsterdam’da gezilecek yerler olan tarihi ve kültürel yapıların, hemen hemen hepsinin iç içe olması ve kolaylıkla ziyaret edilebilmesi. Tabii ki biraz da şehrin çılgın yaşamı. Bu da yadsınamaz bir gerçek.
Kesişme Noktası: Dam Meydanı
Aynı zamanda şehrin en meşhur buluşma alanı olduğundan dolayı Dam Meydanı’nı oldukça kabalık bulacaksınız. Meydan,13 yüzyılda Zuiderzee Denizi’nin taşarak halka ve binalara zarar vermesini engellemek düşüncesiyle set olarak yapılmış. Burada görmeniz gereken en önemli yer ise, 17. yüzyılda yapılmış olan Royal Palace. Uzunca bir süre belediye hizmet binası olarak kullanılan yıllarca dünyanın 8. harikası olarak anılan, günümüzde ise Flemenk Kraliyet Ailesi’nin yaşadığı bu büyük bina, şimdilerde bir çok özel organizasyona da ev sahipliği yapıyor.

Hemen yanında ise 15. yüzyıl gotik mimari tarzıyla inşa edilmiş Nieuwe Kerk (Yeni Kilise) iç mimarisiyle kendisine hayran bırakıyor. Geçirdiği büyük yangının ardından aslına uygun olarak yenilenen kilisede kültürel ve dini temalı sergilere rast gelmeniz kaçınılmaz.
Meydanın tam ortasında ise 2. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenler için dikilmiş, tepesinde heykeller bulunan beyaz bir sütun National Monument (Ulusal Anıt) göreceksiniz.

Kırmızı Halı Ayaklarınıza Serildi: Madame Tussaud
Angelina Jolie, Brad Pitt, Lady Gaga, Einstein, David Beckham, Ronaldinho, James Bond… Tarihin, sinema ve spor dünyasının birçok ünlü isimlerinin birebir boyuttaki balmumu heykelleriyle fotoğraf çekilme şansını yakalayacaksınız bu müzede. Dam Meydanı’na gelen hemen hemen herkesin ziyaret ederek keyifle birkaç saat geçirdiği Madame Tussaud’ya eklenen yenilikler sayesinde, müze aynı zamanda da oyun ve eğlence merkezine dönüşmüş durumda.

Amsterdam’ın Sanat Dolu Meydanı Museumplein
Müze meydanı diye anılan Museumplein bölgesinde, Amsterdam’ın Çağdaş Sanatlar Müzesi olan Stedelijk Müzesi’nden çok daha popüler olan Van Gogh Müzesi, yılda 1.5 milyondan fazla kişi tarafından gezilmekte. 20. yüzyıl sanatını ciddi şekilde etkilemiş olan Hollandalı Van Gogh’un The Yellow House, Ayçiçekleri ve Patates Yiyenler de dahil olmak üzere 200 resim, 400’den fazla çizimi ve 700 mektubuyla dünyanın en büyük resim sanatı koleksiyonuna ev sahipliği yapmakta.

Dünyanın Yüzen Tek Çiçek Pazarı: Bloemenmarkt
1800’lü yıllarda Amsterdam’ı saran kanallarla getirilen misk kokan yüzlerce çeşit çiçeğin sergilendiği Bloemenmarkt Çiçek Pazarı günümüzde rengarenk turistik bir mekan. Mis gibi kokularına eşlik eden iç açıcı görüntüsü kesinlikle görülmeye değer.

Son önerimiz ise Don Kişot’un ruhunu yaşamak isteyenlere. Zaanse Schans’ın devasa yel değirmenleri Amsterdam’a araba ile 20 dakika uzaklıkta. Pişman olmamak için bu görsel şöleni fotoğraflamadan dönmeyin.
