Koyu Mod Açık Mod
Koyu Mod Açık Mod

Ressamın Bize Bıraktığı…

Renklerin yarattığı cümbüşlere hayranlıkla baktığımız o gösterişli tabloların sunduğu görsel şölen, çoğu zaman bizi karmaşık duyguların içine çekiyor. Onlarca sahne beliriyor zihnimizde, onlarca farklı hikaye… Peki o muhteşem tabloların sahipleri duygularını tuvale dökerken neler düşünüyorlardı biliyor muyuz? Belki birçoğunun şifresi bugün bile çözülebilmiş değil. Fakat onlar neyi resmetmiş olurlarsa olsunlar üzerimizde bıraktıkları o muhteşem duygu hep aynı…

Dali ve Gala’nın Gerçeküstü Aşk Öyküsü
1927 yazında başlayan büyük aşk, Salvador Dali’nin kariyerinde gözle görülür bir devrimin başlangıcı adeta… Tutkulu bir aşkla bağlı olduğu Gala’nın ilham perisi olduğunu söylüyor o dönemlerde Salvador Dali. Fakat bu cesur aşk hikayesi aslında tuhaflıklarla dolu olan cinsten… Barcelona’ya bir kez gidenler bile Salvador Dali Müzesi’nin methini duymuştur. İşte bu müzenin içindeki eserlerin birçoğu Dali’nin büyük aşkını yaşadığı dönemlere ait. Bir yaz tatilinde Dali’nin yakın arkadaşı Paul Eluard kızı ve karısıyla beraber Cadaques’e geliyor. Yaz sonunda ise Paul Eluard ve kızı Paris’e dönerken eşi Gala orada kalıyor. Çünkü Dali ile Gala arasında yıllar sürecek aşkın ilk tohumları o yaz atılıyor.

Fakat Dali’nin ailesi bu ilişkiye karşı çıkıyor, üstelik Gala Dali’den 10 yaş büyük. Uzunca bir süre evliliklerinin önündeki engelleri aşmaya çalışıyorlar ve nihayet 1958 yılında Figueres’te gözlerden uzak bir kilisede nikahları kıyılıyor. İşte en büyük eserlerinden birinin temelleri de o yıllara dayanıyor. O tabloda Dali’nin sürrealist çizgileriyle bir Meryem Ana var, yüzü büyük aşkı Gala’ya ait. Kucağında ise bir bebek Meryem Ana’nın, onun yüzü de Salvador Dali. Böyle ifade ediyor büyük aşkını Dali… Öyle büyük bir aşk ki bu, karısı öldükten sonra Dali’nin hediye ettiği şatoya gömülüyor, Dali ise ondan ayrılmamak için o şatoya taşınıyor. Bir gece şatoda yangın çıkıyor ve Dali ölümle burun buruna geliyor, bir daha da Pubol Şatosu’na girmiyor. Olağanüstü olduğu kadar hüzünlü bitiyor bu aşkın sonu. Gala şimdi Pubol Şatosu’nda, Salvador Dali ise Figueres’teki müzede yatıyor ve ayrılık ölümle başlıyor.

2

Biraz Çapkın, Biraz Hüzünlü
Picasso’nun geleceği daha doğmadan şekilleniyor aslında. Ailesinin köklü geçmişinde babası da dahil olmak üzere sanat ve dinle ilgilenenlerin sayısı oldukça fazla. Hatta ailenin sadece bu kanadında değil anne kuşağında da en az iki ressam olduğu söyleniyor. Haliyle küçük yaşlarda başlıyor macerasına Picasso. Sanata ve resme olan yatkınlığını daha 14 yaşında bölgenin en şöhretli sanat okuluna kabul edilerek gösteriyor, bu olaydan sonra onu o yapan ne varsa kapısını çalmaya başlıyor.

Paris’e ilk yerleştiği dönemde yakın arkadaşı Carlos Casagemas’ın intiharıyla mavi dönem eserlerine başlıyor. Onu derinden etkileyen bu olay, tablolarına da yansıyor ve o dönem tablolarında yaşlılık, ölüm ve fakirlik konuları üzerine eğiliyor. 1904 yılı itibariyle ise pembe dönem başlıyor Picasso için… Eserlerinde pembe tonlar ile soytarılar ağırlık gösteriyor ve yaşadığı hüzünden uzaklaşması böyle başlıyor. Bu dönemin başlangıcı da sonraları evleneceği Fernande Olivier’le tanışmasına rastlıyor. Ama Dali gibi büyük bir aşk yaşamıyor Picasso, hatta onun kariyerine, hayatına giren onlarca kadın yön veriyor ve bugün bile yaşadığı sayısız aşk macerası ile o kadınların izlerini taşıyan gösterişli tablolarıyla anılıyor.

1

Önceki Yazı

Hayatın Ritmini Yavaşlatma Zamanı!

Sonraki Yazı

İstanbul’daki İtalyanlar