Yumurtaların yeniden renklendiği ve çörek kokusunun etrafı sardığı günler geri geldi… Hıristiyanlık alemindeki en eski ve en önemli bayramın adıdır Paskalya… Her yıl doğu ve batı kiliseleri arasında farklılıklar olsa da İsa’nın çarmıha gerilmesinin ardından 3. günde dirilişi, mart sonundan nisan sonuna kadar olan dönemde kutlanıyor.
Paskalya Bayramı’nın belirli bir tarihi olmasa da ilkbahar gün dönümünün yaşandığı 21 Mart’ta dolunayın görülmesinden sonraki ilk pazar günü kutlanıyor. Böylesine özel bir günün hakkını verircesine hummalı bir hazırlık çalışması da günler öncesinden başlıyor. Paskalya Bayramı dünyanın her yerinde kilise ayinlerinde kutlansa da, birçok ülke kendine özel geleneklerini Paskalya’ya dahil etmeyi başarmış. Ortak bir çatı altında buluştukları en büyük gelenek ise bayramın perhizle (Büyük Perhiz) geçen 5 haftayı kapsaması.
O Sıradan Bir Yumurta Değil
Önceleri baharın gelişini kutlamak için hazırlanan renkli yumurtalar Hıristiyanlar için oldukça anlamlı… Paskalya yumurtası onlar için yeniden doğuş ve yeni bir hayat demek. Neden ona böyle bir anlam yüklediklerini merak ediyorsanız, cevabı çok basit! Aslında kırılacak kadar narin olan bir yaşamı olmayan o yumurtaların içinden gerçek bir hayat çıkması onu bu kadar özel yapan en büyük sebeplerden biri…
Orta Çağ Dönemi’nden bu yana Paskalya Bayramı ile özdeşleşen yumurtalar, zamanla İsa’nın dirilişini sembolize ediyor. Kutlama yumurtaları önce haşlanıyor, üzerleri boyayanın duygularıyla renklendikten sonra evin ya da bahçenin köşelerine saklanıyor. Yumurta saklandıktan sonraki kısmı ise çocukları ilgilendiriyor. Çünkü saklanan yumurtayı bulmak onların işi, karşılığında ise küçük hediyeler ve çikolata tavşanı onları bekliyor.
Bu Çöreğin Tadı Bir Başka
Paskalya Bayramı hazırlıklarının başlamasıyla beraber bayramı kutlayanların pencerelerinden bir damla sakızı ve mahlep kokusudur yayılıyor sokaklara. Tadı ne tatlı ne tuzlu olan Paskalya çöreği lezzetli olduğu kadar kutsal da Hıristiyanlar için. Çünkü onun da anlamı en az yumurtanınki kadar özel…
Birlik ve beraberliği iç içe geçen örgüleriyle ifade eden Paskalya çöreğinin yapımı ise biraz zahmetli. Hatta uzun yıllar önce, her şey geleneklere uygun yapılırken çöreğin yapımına erkekler yardım eder, uzun süre yoğrulan çörek hamurunda onların da parmağı bulunurmuş. Birlikte yapılan, paylaşılan her şeyin tadının bir başka olduğundan mıdır bilinmez, o zamanlarda daha bir lezzetli olduğu söylenir çöreklerin. Fakat hala aynı tadı yakalayabilen fırınlar da yok değil. En az kendi topraklarındaki kadar lezzetli bir tadı denemek istiyorsanız Üstün Palmie Pastanesi’ni Paskalya döneminde ziyaret edebilir ya da Bahar Pastanesi’nin Yunanistan’dan özel olarak getirdiği sakızla, lezzet katılan çöreğinin tadına İstanbul’da da bakabilirsiniz.
