Hikaye bundan yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanıyor ve kahramanı Honduraslılar. O an fark etmemiş olsalar da mutluğun keşfini yapıyorlar. Önceleri içecek olarak mutluluk dağıtan çikolata, acı olarak servis ediliyor dini törenlerde. Aztek ve Mayaların içecek olarak tüketildiğini bildikleri dönemde bile oldukça değerleniyor çikolatanın ilk hali. Hatta öyle değerleniyor ki alışverişlerinde para yerine kakao çekirdeğini kullanıyorlar.
Fakat tek bir parçasının gözlerimizi ışıldatmayı başarabildiği mutluluk formülünün öyküsü burada sona ermiyor. Kristof Kolomb’un keşif gezileri sırasında İspanyollar kakao çekirdeğini Avrupa topraklarına taşıyor ve gerçek hikaye tam da burada başlıyor. Çikolatanın bu yolculuğu aslında kendi devrimini yaratıyor ve mutlu sona bir adım daha yaklaşılıyor.
Çikolatanın Yolculuğu
Avrupa macerasının başlarında çikolata soylu kesime hitap eden bir tat olarak ünlendi. Hak ettiği şansa ise 1700’li yılların başında kakao yağının keşfedilmesiyle ulaştı. Bu tarihten sonra kalıplara dökülmeye başlayan çikolatalar, sütle buluşarak acı tadını da geride bırakıyor. 1730’lu yılların başında makinelerin kullanılmaya başlamasıyla beraber seçkin kesime hitap eden çikolata, pahalı besin olmaktan çıkarak tüm insanlığın damağına hitap eden bir tat halini alıyor.
Peki çikolata bizim topraklarımızla ne zaman buluştu diye merak ediyorsanız, Gemelli Careri’nin dünya gezisi sırasında Osmanlı topraklarını da ziyaret etmesiyle diyebiliriz. 1693 yılında çikolatanın muhteşem tadıyla ilk İzmirli dostlarını tanıştırıyor. Fakat bu ilk tadımın üstünden uzun yıllar geçmesine rağmen çikolata Avrupa’da olduğu gibi sadece saraya yakın seçkin kesim tarafından tüketilebiliyor. Pera’daki lüks otellerde sunulmaya başlaması ise tüketimini halka yayıyor.
Bu Topraklarda Çikolata Bir Sanat Dalı
Yolculuğu sırasında dünyanın pek çok yerini dolaşan çikolatanın yolu İsviçre’yle kesiştiği andan itibaren bir lezzet şöleni başlıyor. Kuru meyve, fıstıkve süte karıştırdıkları kakaoya adeta bir kimlik yüklüyor İsviçreliler ve ona hak ettiği değeri fazlasıyla veriyorlar. Bugün hala benzersiz çikolatalarının lezzet sırrını onlardan iyi bilen yok. İşte bu özellikleri sayesinde ise her yıl binlerce insan sırf nefis çikolatalarının tadına bakmak için rotasını İsviçre topraklarına çeviriyor.