Hayatı boyunca, kendisini tanımlamak için yetersiz olsa da, birçok rolü oldu onun. Devrimci, politikacı, lider, diplomat, fizikçi… Adıyla bile bir toplumun bir ülkenin kaderinin, tavrının ve geleceğinin simgesi olabilen Che Guevera tam adıyla Ernesto Che Guevara’nın bir diğer özelliği ise yeni keşiflerle beslediği seyahat tutkusuydu.
Zaten her şey seyahat tutkusu ile başladı. Genç bir tıp öğrencisiyken arkadaşı Alberto Granado ile çıktıkları Güney Amerika turu sırasında hayata dair gerçeklerle yüzleşti. Arkadaşı ile birlikte Haiti ve Santo Domingo hariç tüm Latin Amerika’yı gezen Che, bir konuşmasında Alberto ile çıktığı seyahatte önce bir öğrenci sonra bir doktor olarak yoksulluk, açlık, hastalık, parasızlık gibi kavramlarla yüzleştiğini ve bu insanlara nasıl yardım edebileceğine dair düşünmeye başladığını dile getirdi.
Sosyal açıdan onu bilinçlendiren bu seyahat onun kaderini yazdı kısaca. Kendisi varlıklı bir ailenin çocuğu olan Che bu seyahat ile hayata dair önceliklerini keşfederek içindeki devrimciyi gün yüzüne çıkardı. Sonrasında tarih boyunca özgürlüğüne tutkun her önder gibi o da bir daha yerleşik olamadı. Devrimci karakteri ile birlikte ülke ülke, toprak toprak gezdi, saklandı ve parçası olduğu topraklar için öldü.
Arjantin doğumlu devrimci, Küba Devrimi sırasında öldürüldü. Öldükten sonra özellikle Küba’da büyük bir idole dönüşen Che, ölümünden yıllar geçmesine rağmen hala Küba’ya gelen gezginlerin akıllarındaki ilk simge oluyor. Hatta Güney Amerika gezileri sırasında tuttuğu günlükleri aynı zamanda kendisi de oyuncu olan Robert Redford’un yapımcılığını yaptığı Motosiklet Günlükleri belgeseliyle ölümsüzleştirildi. (https://www.imdb.com/title/tt0318462/)
